26 Ağustos 1071’de Malazgirt Meydan Muharebesi ile kazanılan zaferle Anadolu’nun Türk yurdu olduğu tescillenmiş; yine 26 Ağustos 1922 tarihinde başlatılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi 30 Ağustos’ta zaferle sonuçlandırılarak ilelebet payidar kalacak yeni Türk devletinin temeli sağlamlaştırılmıştır. Bu zafer, savaş meydanlarında kazanılan askeri zaferin ötesinde aziz milletimizin bağımsızlığından asla taviz vermeyeceğini gösteren ve kurtuluş mücadelesi veren diğer ulusları da cesaretlendirerek bu uğurdaki mücadelelerine yön veren bir zafer olması itibariyle de ayrı bir anlam ve önem ifade etmektedir.
Türk Milleti kazanılan bu zafer ile tüm dünyaya, insanca yaşamanın ancak hür, bağımsız ve egemen bir devlet olmakla gerçekleşebileceğinin en güzel örneğini vermiş ve bu uğurda her türlü özveriye katlanmaya daima hazır olduğunu bir kez daha göstermiştir. Milletimizin sergilediği bu özverili ve kahramanca yaklaşım, esaret ve zulüm altındaki milletlere de emsal teşkil etmiş ve hayranlık uyandırmıştır.
Bununla birlikte bu zafer, sadece askeri bir başarı olarak kalmamış tarih sahnesinde yeni bir Türk Devletinin doğmasına da zemin hazırlamıştır. Bugün, dünya milletleri ailesinin şerefli bir üyesi olarak varlığına devam eden Türkiye Cumhuriyeti, milletinin refahı, huzur ve mutluluğu için sürekli gelişmekte, çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma gayretini kararlılıkla sürdürmektedir.
Bu duygularla, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, bu zaferi bize armağan eden Milli mücadelemizin bütün kahramanlarını, ülkemizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğü için canlarını feda edan aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi minnet ve şükranla anıyor, milletimizin ve şanlı ordumuzun, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutluyorum.