İşte o konuşmadan satır başları:
Bu tür sempozyumlar bir genel değerlendirmeye imkan vermesi yanında, farklı ülkelerin tecrübelerinin de edinilmesi, eksiklerin görülmesine katkı sağlıyor. 2012 yılında hayata geçirdiğimiz kamu denetçiliği kurumu devlet ve vatandaş arasındaki engelleri kaldırmanın en somut örneğidir. Gecikmeylede olsa ilhamını kendi tarihimizden alan bu kurumun (Ombudsmanlık) hizmete sunulmasından büyük memnuniyet duyuyorum. Kamu denetçiliğinin kuruluş serencamı çok önemli. bu hadise Türkiye'deki yönetim sistemi değişikliğinin gerekliliği açısından önemli bir örnektir. biliyorsunuz 2006 yılında 5548 nolu kanunun iptali için mahkemeye dönemin ana muhalefet partisi başvurdu. Evet Türkiye şu an ki bulunduğu seviyeye çok kolay gelmedi. Biz hizmetin önünü tıkayan bir anlayışla mücadele ettik. Demokrasi kılıcı gibi seçilmişlerin üzerinde baskı kuran bir zihniyetle mücadele ettik.
DİK DURMASAYDIK BUNLARIN ONDA BİRİNİ YAPAMAZDIK
Bu yaşadıklarımız meçhul bir tarihin değil sadece 3-5 yıl öncesinin olaylarıdır. Biz dik durmasaydık bu ülkede yapılanların onda birini dahi gerçekleştiremezdik. Hamdolsun Türkiye değişim ve dönüşüm geçirdi. Türkiye son 14 yılda devletin maslahatını vatandaşın memnuniyetinin önüne koyan bir anlayıştan kurtuldu. Devleti namütanahi gören tasavvur terk edilmiştir. İnsanımızın devletten korktuğu bir atmosferin yerine 15 Temmuz'da görüldüğü gibi devletini canı pahasına sahiplenen günlere geldik. Türkiye'de artık vatandaşına hizmetkar olan bir anlayış vardır.
MİLLETİMİZ KANIYLA DESTAN YAZDI
Elbette hedeflediğimize tamamen ulaştığımız iddiasında değilim. Bunun uzun bir süreç olduğunun farkındayız. 80 milyonun tamamı 15 Temmuz gecesi devletine sahip çıkmıştır. 40 yıldır devlete sızan bir çete 80 milyonun direnişi sayesinde hezimete uğramıştır. O gece milletimiz demokrasi destanını kanıyla yazmıştır. İnşallah bu süreci hukuk içinde yürütmeye devam edeceğiz. Bunun yanında puslu havada avlanmaktan hoşlanan eski Türkiye artıklarıyla da uğraşıyoruz. Bu süreçte kamu denetçiliği kurumumuza önemli görevler düşüyor.
KONUNUN İNSANİ YÖNÜ GÜNDEME GETİRİLMİYOR
Az önce perdede mültecilerin durumunu izledik. Çocukları gördük.Dünyanın hemen her bölgesi, göç ve mülteciler meselesiyle yüzleşiyor. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin gereği, hep birlikte sahip çıkmalıyız. Ama güçlü olan ülkelerin duyarlı olmadığını ifade etmek isterim. Her ne kadar göç ve mülteciler konusu devletlerin ve uluslararası örgütlerin gündeminde olsa da meselenin güvenlik ekseninde tartışıldığını görüyoruz. Ne yazık ki konunun insani, hukuki yönleri gündeme getirilmiyor.
NE AB, NE BM VERDİĞİ SÖZÜ TUTMADI
Batı'daki belli odaklar mülteciler ile terör olayları arasında bir paralellik kurmaya çalışıyor. Öncelikle bu sorunu ortaya çıkaranları ortaya çıkarmak gerekir. Yaşanan onca trajediye rağmen, milyonlarca insan bu tehlikeyi göze alıyorsa, ortada ciddi bir sorun var demektir. Şu anda Suriye ve Iraklı olarak 3 milyon mülteciyi ülkemizde barındırıyoruz. Şu ana kadar yaptığımız harcama 26 milyar doları bulmuştur. Ne yazık ki ne AB, ne BM verdiği sözlerde durmuştur.Aylan bebekleri ölüme götüren nedenlerin tespitini yapmadan doğru bir sonuca varamayız. Bu nedenle sempozyuma insani yardım kuruluşlarının görüşünün de alınmasını çok doğru buluyorum.
BURASI GÖZYAŞI SİLENLERİN ÜLKESİDİR
Her ne kadar Türkiye, Suriye ve Irak'taki istikrarszılar sebebiyle göç ve mültecilerle yoğun bir şekilde yüzleşse de bu konuya tarihi itibariyle yabancı değil. Anadoluyu bir göçmen yurdudur. Burası göze sezdirmeden gözyaşı silenlerin ülkesidir. Bizim milletim hiçbir ayrım gözetmeden kapısına gelenleri bağrına basmıştır. Biz ayakta kalmanın yolunun yaşatmaktan geçtiğine inanıyoruz. Bu anlayışla 6 yıldır komşularımıza sahip çıktık ve onları diktatörlerin terör örgütlerinin insafına terk etmedik.
HER FIRSATTA TÜRKİYE'YE DEMOKRASİ DERSİ VEREN ÜLKELER...
Türkiye'nin gösterdiği çabanın onda birini gelişmiş ülkeler göstermemiştir. Her fırsatta Türkiye'ye demokrasi ayarı çeken hukuk dersi veren ülkeler Suriye ve ırak gibi bölgelerde insan haklarının ihlal edilmesine neden sessiz kalmıştır.
SİLAHI ONLAR VERİYOR, HEPSİNİN ELİMİZDE BELGESİ VAR
İkili yaptığımız görüşmede hep aynı şeyi söylediler. Suriye'de de Irak'ta da böyle olmuştur. YPG'ye PYD'ye silah desteği verenler bu güçlerdir. Hepsinin elimizde belgesi var. DEAŞ'a silah veren bu güçlerdir. DEAŞ ile mücadele eden biziz. Suriye'de bizler şehitler verdik ama bizler Suriye'de 3 bini aşkın DEAŞ'lıyı da öldürdük ve buna devam edeceğiz. Çünkü bunlar bizim için tehdit oluşturuyor.
KİMSE DAEŞ VE İSLAMI YAN YANA GETİRMESİN
Şunu da söyleyeyim yabancı misafirlerimiz var. DEAŞ'ın İslam ile alakası yok. Bazı dostlar İslami radikalizm diyor. Lütfen İslam ile terörü kimse yan yana getirmesin. İslam kelime anlamı itibaryla barıştır. Anlamı itibarıyla barış olan selam olan bir din terörle yan yana getirilemez.
Hepsinin elimizde belgesi var!
Hepsinin elimizde belgesi var!
HaberOvasi.Com HaberOvasi.Com
GÜNDEM
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Uluslararası Ombudsmanlık Toplantısı'nda konuşma yaptı.
Paylaş: