Rektör Prof.Dr. Hüseyin Akan, OMÜ'de 2008-2015 yılları arasında dış kaynaklı farklı proje destek programlarında ve proje türlerinde önemli bir artış olduğunu belirterek "2008 yılında dış kaynaklardan desteklenen proje sayısı 9 iken, 2015 yılında bu sayı yüzde 456 artış gösterip 50'ye ulaşmış; destek miktarı 923 bin 243 TL'den 8 milyon 750 bin TL'ye yükselerek yaklaşık 10 kat artmıştır. Bu sayede, üniversitemizde AR-GE ve yenilik projelerine önceden yılda ortalama 2-3 milyon TL destek sağlanırken, son yıllarda destek miktarı artarak yıllık 11 milyon TL'ye ulaşmıştır" dedi.
TÜBİTAK DESTEĞİ ARTTI
Rektör Prof.Dr. Hüseyin Akan, TÜBİTAK'dan sağlanan desteklerde büyük artış yaşandığını söyleyerek, "TÜBİTAK'tan destek alan araştırma proje sayısı 2008 yılında 9 adet, destek miktarı 1 milyon TL dolayındayken, 2013 yılında 14 projeye 2 milyon 286 bin TL, 2014'de 34 projeye 4 milyon 627 bin 976 TL, 2015'de 41 projeye 5 milyon 567 bin 280 TL destek kazanılmıştır. TÜBİTAK desteğinde 7 yılda yüzde 500'den fazla artış gerçekleşmiştir" diye konuştu.
İMZASINI ÇEKEN CEZA ALMADI
Rektör Prof.Dr. Akan açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularına da yanıt verdi. Rektör Prof.Dr. Akan, bir basın mensubunun 'Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi' adı altında, Güneydoğu'daki sokağa çıkma yasakları ve operasyonlarla ilgili geçen Ocak ayında yayınlanan bildirinin altında imzası bulunan Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nin (OMÜ) 6 öğretim üyesi ile ilgili sorusunu da cevaplandırdı.
Rektör Prof. Dr. Akan, dekanlıkların soruşturma başlattıklarını söyleyerek "Kimisinin ki bitti, kimisinin ki bitmedi. Bildiğim kararıyla birini en azından biliyorum, kamu görevinden çıkarma verildi, YÖK'e gönderildi. Birine kademe ilerlemesi önerildi galiba. İkisi ya da üçü daha sonuçlanmadı. kralbet Biri da üç gün sonra 'ben imzamı çektim' dediği için hiç bir ceza almadı" dedi.
DİSİPLİN HÜKÜMLERİNE GÖRE SORUŞTURMA YAPILIYOR
Bu ülkedeki bir akademisyenin 'devlet soykırımbyapıyor' diyemeyeceğini belirten Prof. Dr. Hüseyin Akan, akademisyen bildirisiyle ilgili şunları söyledi:
"Ama orada çok net bir şey söyleyeyim bakın okuduysanız bildiriyi aynen şöyle diyor 'Bölge halklarına devlet katliam yapıyor' diyor 'Planlı kıyım yapıyor' diyor. Bu planlı kıyım demek sözlüğe bakın soykırım şu demektir. Planlanmış bir yokediş ise soykırım, planlanmamış bir yokediş ise soykırım değildir. Siz o yazıda akademisyenlerimiz ya da o yazıyı metne alan resmen şunu diyor 'Planlı bir kıyım vardır' diyor. Yani 'Türkiye Devleti orada soykırım yapıyor' diyor. Kusura bakmayın yani bu gün bir yığın Türk kuruluşu, partisi vesaire Almanya'da miting yaparken Almanya meclisinden 'Türkiye Osmanlı soykırım yaptı' geçmesin diye. Biz kendi vatandaşımız, kendi akademisyenimiz 'Devlet soykırım yapıyor' diyecek ve biz ona hiç bir şey yapmayacağız. Disiplin hükümlerine göre gerekli soruşturma yapılıyor. Sonuç ne ise onu da göreceğiz."