14 Yaşında bir lise öğrencisiyken başladım hayata… Lisenin duvar gazetesini ben çıkarırdım… Evet, köyüme gidip gelirken 5 km ‘lik yolu her gün gidip gelirken kendi kendime muhasebe yapardım. Tarihi çok sevdiğim için, çok kitap okuduğum için biliyordum, derdim ki;”Neden Cihan devleti olmuş bu milletin tek gürbüz çocuklarını alıp ta, Avrupa’ya işçi olarak götürüyorlar.” Almanya ve Japon ya taş taş üstünde kalmamışken,30–35 yıl içerisinde kendisini toparlamış, bizden işçi götürüyor da benim işçim, Anadolu insanım hala neden bir ekmeğe muhtaç halde yaşıyor. O dönemlerde bazı dergilerde yazım çıktığında, babam bana derdi ki,”Olum sen bu yaşında Dünyayla mı uğraşacaksın, şu yaşında ne işin var bunlarla dışarıda 250 Milyon esir Türk var yazmışın doğru mu?” evet Baba dedim nerede bunlar sınırlarımızın ötesinde iyi de dedi. Siz bunlarla nasıl uğraşacaksınız dedi. Dedim ki bakın, Gömleğin birinci düğmesi yanlış iliklenirse, hepsini çözmek zorunda kalırsın, Onun için önemli olan birinci düğmeyi doğru iliklemektir. İşte siyasette, ülke meselelerinde birinci düğme iliklenir, o doğru iliklenirse hepsi doğru gider…
Hayallerimiz vardı hepimizin…Neydi o hayallerimiz…Devletin ve Milletin bölünmez bütünlüğünü koruyarak,Ecdadımızın bize emanet ettiği kutsal toprakları üzerinde ,vatan toprakları üzerinde ,,Doğulusu ,batılısı,kuzeyli ve güneylisi ile Karadenizlisi,Akdenizlisiyle hepimiz ezanımız,bayrağımızla özgür yaşamayı sağlamak.Aramızdaki her türlü fitneyi,hesabı ortadan kaldırmaktı.Neticede emek veren emeğini alsın,çalışan karşılığını bulsun,üretenin ürettiğinin karşılığı verilsin.Nimet kullananlar külfette katlansın.Külfete katlananlar biraz da nimete ulaşabilsin.Hep Şehit olunca alkışlananlar sonra unutulan Anadolu insanı da ,Devletin kapısında adam muamelesi görsün…
Türkiye kavgalar gördü,Türkiye darbeler yaşadı,Türkiye’de mafyalar,çeteler,cuntalar dönemleri oldu.Bütün bu süreç içerisinde en ağır bedelleri bizler ödedik.En ağırlarını ödedik …Bende bir çok arkadaşım gibi 10 yıl ceza evinde yattım.5,5 yılı hücrede geçti.Günlerce gözümüz kapalı cer yana verildik.Sonuçta dediler ki bize ,sizin hiç sucunuz yokmuş çıkın dediler bize,,bir gün bile ceza almadım ben,ne kaderime küstüm ve nede devlete küstüm…Çünkü inanmak iman etmek varsa bir şeye bedel ne ise ona da katlanırım.Yarabbi kahrında hoş lütfünde hoş dedik…
Efendimiz buyurmuyor mu?Ayrılıkta azap birlikte hayır vardır.İşte bizde birlik olalım dedik.Kimin birliği benim partimdeki birlik değil,olsa ne yazar,ülkücülerin birliği değil olsa yetmez…Ben doğulusu batılısı,Kürdü,Türkmen’i,Alevi’si ve Suni’si…Bu mübarek toprakta ezan sesiyle ve Al bayrağın altında bir olsun istiyorum,beraber mutlu olalım diyorum…Birlikte mutlu olalım diyorum.Yeter mi diyorum işte lise yıllarında özlemini duyduğumuz .Türk dünyası ile birleşsek diyorum.İslam coğrafyası ile beraber olsak diyorum.İşte benim kızıl elma hayalim ,Avrupa birliği değil,benim kızıl elmamda hayalim,büyük Ortadoğu projesi falan değil,,,Ne ABD NE İSRAİL gölgesinde bir Türkiye değil,benim hayalim Türk İslam medeniyeti ve Türk İslam birliği olsun dedim…İşte bu hayallerle yollardayız…
Ben hangi iktidar olursa olsun, Doğrusuna doğru derim, yanlışının karşısında dururum. Düşmanım olsa iyi şey yaptığı zaman bunu doğru yaptın diyecek kadar yürekliyim bu konuda… Hiçbir kompleksimiz yok… Ama yanlış yapınca da karşısında çıkarım. İşte bundan dolayıdır ki Muhsin Yazıcıoğlu, her siyasi dönemde vardır, tek başımayım, ama özgür ağırlığımızla biz bir gurup kadar mecliste ağırlığımız vardır…
Toprağı saksıda, köylüğü sinemada, çileği edebiyat kitaplarında okumadım. İçinde yaşadım içinden geldim. Sizinle beraber olacak, sizinle çözeceğim. İnsanların doğduğu yerde karnı doyarak, babasının dedesinin toprağında üreterek o toprakta çoluk çocuğuyla mutlu yaşayarak. Çocuklarına iyi bir gelecek hayal ederek, var olmasını yaşamasını toprağında kalmasını istiyoruz biz…
Kaygı duymayın bizlerin gücü, bize şu kolumuzu güçlendirip, bu kol sizin kolunuzudur. bu yürek sizin yüreğinizdir. Bu beden sizin bedeninizdir. Ben kaderime küsmemişimdir, ben devletime küsmemişimdir. İnandım, inandımsa yaparım, bedeli ne ise katlanırım demişim. Bu kadar yıldan sonra 55 yaşıma gelmişim, bu mücadeleyi sürdüreceğiz.İKİ SANİYELİK SONRA GARANTİSİ OLMAYAN HAYATIMIZ İÇİN, FIRILDAK OLMAYA GEREK YOK… BEN FIRILDAKLIK İSTEMEM