1 Haziran 2013 cumartesi sabah 09,30 da , Bafra Musıki Derneği Başkanımız Namık Anarat öncülüğünde , Fotoğraf Kulübü Başkanı emile Çelebi , üyelerden Türkan Karaboğa,Hakime Küçük, Nazım Zengin,Rızvan Kaynak,Nihat Ünal, Mevlüt Deniz ,Nuh Ak ,Nuran Güngör ve ben Bafra Belediyesi çalışanlarından Ayşegül Coşar ,Leyla Akyıldız,Hülya Onur ,misafir olarak aramızda bulunan Nevra Zaimoğlu ,Hatice Nur Yılmaz ve şoförümüz İsmail Demirel eşliğinde Bafra’dan yola çıktık .
Güzergah olarak Sinop yolunu seçtik . Gızlan dağ giderken gördüğümüz yerlerden biri oldu . Çerçi civarına geldiğimiz.Vezirköprü’ye yaklaştığımızda yolun iki tarafında ayçiçeği tarlaları ile karşılaştık . Vezirköprü’ ye ulaştığımızda önce Taşhan’a gittik , arkadaşlar odalarına yerleşti . Ben de gelmişken Vezirköprü’de öğretmenlik yapan amcamın oğlu Kenan , eşi Nuran ve yeğenim Dila’ yı göreyim diye onlarda kalmaya karar verdim. . Yerleşme bittikten sonra Taşhan’dan ayrıldık şehri dolaşmaya başladık .
Bu gezide bizlere Vezirköprü’de yaşayan ve şehrin geçmişi ,kültürü , tarihi . corafi özellikleri gibi her türlü bilgiye sahip olan Sayın Baha Kalaycıoğlu rehberlik yaptı . Onun eşliğinde gezimize başladık .Taşhan dahil , yakın çevre tarihi eserlerle dolu .Saat Kulesi , Bedesten, İç Bedesten’de tek direk üzerinde dört kubbeli bina, Taş Medrese , Namazgah Camii , Tacettin Paşa( KURŞUNLU ) Bu kubbenin minaresindeki kurşunun Kurtuluş Savaşında cepheye gönderildiği anlatıldı ) Köprülü Mehmet Paşa Cami ,Kale Camii,Kale Hamam , Çifte Hamam bunlardan bir kaçını oluşturuyor. Hamamların yapım nedenine dayalı bizlere anlatılan anlatılan hikayeyi aktarmak isterim . Köprülü Mehmet Paşanın eşi Ayşe Hanım için cami yapılırken kendisi bizzat başında işçilerden birinin ara sıra ortadan kaybolduğunu görünce nedenini sorar . Hava sıcak olduğu için çalışırken terlediğinden yıkanmak için gittiğini çalışmak zorunda olduğundan gidip geldiğini söyler . Bunun üzerine Ayşe Hanım hemen hamam ve tuvalet yapılmasını ister.
Şehrin özellikle merkez ve civarı binaları ile , insana sanki tarihi bir film içindeyiz duygusu yaşatıyor . Şehrin merkezinde restore edilen 128 bina insan zaman ötesine taşıyan en etkin görüntüleri yansıtıyor . Gezdğimiz yerlerden birisi de şehir kütüphanesi idi . Fazıl Ahmet Paşa tarafından yaptırılan bir odası kütüphane olarak kullanılan Taşmedresenin günümüzde tamamı , el yazması kitaplarında bulunduğu bir kütüphane olarak hizmet veriyor. Kütüphane de iç avludan geçtikten sonra arka odalardan birinin tavan ışıklandırma camlarından biri üzerine yapılmış vitray çalışma çok dikkat çekici idi .
Daha sonra Şahinkayası Kanyonunu görmek için yola çıktık . Rehberimiz Baha Kalaycıoğlu, Oymaağaç köyü civarında Hititlerin kutsal kendi Nerik yer altı şehrinin olduğu yerde kazı çalışmalarının yapıldığını anlattı . Daha sonra kısa bir minibüs yolculuğunun ardından bizi kanyona götürecek kayığa bindik ilerlemeye başladık . Kayığa binmeden önce yanımıza semaver çayı alındı . Hafif bir rüzgar ve ara sıra atıştıran yağmurlu bir havada çay yudumlayarak kıyıdan uzaklaşmaya başladık . kanyona yaklaşırken hepimizin yüzlerinde şaşkınlık ve hayranlık dolu bakışlar oluşmaya başladı . Şahinkayası Kanyonu sanki Altınkaya Baraj Gölü’nü ikiye bölen bir doğa mucizesi . Rehberimiz Baha Kalaycıoğlu beyefendi kanyonun 350 metre yükseklikte olduğunu belirttikten sonra bölgeye ait diğer özellikler hakkında bilgiler vermeye devam etti .
Kayıkta, Şükrü Şahinoğlu , Nurettin Salgın , Enes Salgın kaptanlık ve çay servisi ile sorumlu olarak ve belediye sosyal işler sorumlusu Ruhi Dursun beyler kanyon gezisinde bizlerle oldular .En heyecanlı anları kanyona yaklaşırken yaşadık . Bol bol fotoğraf çekildi . Bu doyumsuz görüntüler eşliğinde geçen zaman hafızalarımıza kazındı . Gezi sonu tüm arkadaşlara teşekkür edip kıyıdan tekrar minibüsle Taşhan’a döndük . Akşam yemeğinin ardından bizlerle sohbete gelen belediye başkanı Sayın İbrahim Sadık Edis ,şehirde restore edilen evlerin yapım aşamaları ile ilgili resmi süreçle ilgili bilgiler verdi . Çay eşliğinde sohbetin ardından sabah kahvaltıda görüşmek üzere ayrıldık .
Kayıkta, Şükrü Şahinoğlu , Nurettin Salgın , Enes Salgın kaptanlık ve çay servisi ile sorumlu olarak ve belediye sosyal işler sorumlusu Ruhi Dursun beyler kanyon gezisinde bizlerle oldular .En heyecanlı anları kanyona yaklaşırken yaşadık . Bol bol fotoğraf çekildi . Bu doyumsuz görüntüler eşliğinde geçen zaman hafızalarımıza kazındı . Gezi sonu tüm arkadaşlara teşekkür edip kıyıdan tekrar minibüsle Taşhan’a döndük . Akşam yemeğinin ardından bizlerle sohbete gelen belediye başkanı Sayın İbrahim Sadık Edis ,şehirde restore edilen evlerin yapım aşamaları ile ilgili resmi süreçle ilgili bilgiler verdi . Çay eşliğinde sohbetin ardından sabah kahvaltıda görüşmek üzere ayrıldık .
Günün yorgunluğunu attığımız gecenin sabahında Taşhan’da kahvaltıda buluştuk arkadaşlarla . Bizlere Vezirköprü belediye başkanı Sayın İbrahim Sadık Edis ve eşi hanımefendi kahvaltıda eşlik ettiler . Bilinen kahvaltı çeşitlerinin yanında yöreye ait katık böreği masada yerini almıştı.Katık böreği içine yarma, semiz otu ve süzme yoğurt konularak yoğrulan bir hamurdan hazırlanan bir börek . Diğer oraya özgü bir yiyecek haşhaşla yoğrulan hamurdan açma yağlı ekmek benzeri yiyecekler bizlerin kahvaltı tercihinde öncelik oldu . Keyifli bir sohbetin ayrı bir lezzet kattığı bu kahvaltının ardından o gün bizlere katılan Canan Mümtaz çifti geldikten sonra Kuduz Yaylasına gitmek üzere yola çıktık .
Kunduz Yaylası Vezirköprü’nün 52 km uzaklık ve 1600 metre yükseklik te , doğallığını koruyan cennet bir köşesi . Yaylaya yaklaşırken dahi yükselen ağaçlar ve yemyeşil doğası ile nefes alırken temiz hava hemen hissediliyor.Yaylaya gelince büyük bir meydan çıktı karşımıza . Etrafı yüksek ağaçlarla çevrili bir kıyısından ırmak akan yemyeşil bir alan . Burada insanlar için maslar ve sandalyeler var. Bizlerde birkaç masa birleştirip oturduk bir süre dinlendikten sonra etrafı dolaştık.Bu arada semaver çayı demini alıyordu . Açık havada üstelik böyle muhteşem bir yaylada çay yudumlamak ayrı bir keyifti . Giderken yanımıza aldığımız yiyeceklerden de atıştırdık çayımızla birlikte . Bu meydanın akan ırmak karşısındaki ağaçların diplerinde belli aralıklarla kuzu çevirmek için yapılan pişirme yerleri var . Hafif oyuk taş bir alanda yakılan ateşte demir bir çubuğa geçirilen kuzu 3 saat süreyle çevrilerek pişiriliyor Pişerken de meydanı iştah açıcı bir koku yayılıyor . Kunduz Yaylası ,çok eksik kalır ama şöyle özetlenebilir ; bir yanda masmavi gökyüzüne uzanan ağaçlar ,bir yanda şırıl şırıl akan ırmak , kuş sesleri , çiçekler , top oynayan çocuklar semaver çayı eşliğinde dinlenen insanlar …Daha sonra Kunduz Yaylasındaki Geyik Üretme Çiftliğine gittik .
Çiftliğin bekçisi 1000 dönüm arazi üzerinde 30 tane geyiğin 7-8 yaşına kadar beslenip ormana salındığını,geyi klerin her yıl boynuzlarının düştüğünü ve 2 -3 ay içerisinde yeniden büyüdüğünü anlattı Dinlediğimiz bilgilerden sonra hepimizi geyik görebilmenin heyecanı sardı . Bekçi geyiklerin sesten ürktüğünü söyleyerek , sessiz olmamızı istedikten sonra çitliğin içine doğru seslenip yem atınca karşıdan geyikler görünmeye başladı . Hepimiz çocuk coşkusuyla izledik ve fotoğraf çektik . Geyiklerin ve eşsiz güzellikteki görüntülerin bizlere yaşattığı mutlulukla dönmek üzere yola çıktık . Dönüş yolumuz üzerinde bir dinlenme parkında yediğimiz kuzu pirzolasının tadı damağımızda ve sağanak yağmurlu bir havada döndük Bafra’ya . Bu güzel gezide bizleri ağırlayan ve ilgilenen Belediye Başkanı Sayın İbrahim Sadık Edis ve eşi, Sayın Baha Kalaycığolu , Taşhan yetkilileri olmak üzere tüm arkadaşlara teşekkürlerimizi iletiyoruz.
Sevgiyle Kalın
Hoş Kalın
FATMA HATUN ESEN