"TÜRKİYE, TARİHİNİN EN HAİN, EN ALÇAK DARBE GİRİŞİMİNE MARUZ KALMIŞTIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Yatırımcılarla Yüksek Düzeyli Ekonomi Toplantısı'na katıldı. Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda gerçekleştirilen toplantıda hitap eden Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili konuşarak, "Türkiye, 15 Temmuz akşamı tarihinin en hain, en alçak darbe girişimine maruz kalmıştır. Şüphesiz her darbe kötüdür. Her darbe girişimi kötüdür. Demokrasi ve özgürlüklere yönelik her teşebbüs kötüdür. Ama 15 Temmuz doğrudan milleti hedef alması, doğrudan millete saldırılması sebebiyle hepsinden çok daha kötü bir gece olarak hafızalarımıza kazınmıştır. Darbe gecesi bombalı saldırıya hedef olan toplam 4 yer var. Bunların 2'si Emniyet ki bu Özel Harekat binamızdır ve Emniyet Müdürlüğü'müzdür. Diğer 2'si ise TBMM, parlamentomuzdur ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'dir. Hatta içinde bulunduğumuz binanın doğu cephesi de helikopter ateşlerine maruz kalmıştır" ifadelerini kullandı.
"ŞU ANA KADAR BİZE BATI'DAN GELEN HİÇBİR TEMSİLCİ YOK"
Darbe girişiminin ardından Batı ülkelerinin Türkiye'ye yönelik tutumunu eleştiren Erdoğan, "TBMM'de de başbakanların kullandığı makam odası, Genel Kurul'un çevresindeki birimler ve bahçe bombalanmış; ateş altına alınmıştır. Bu iki kurumun ortak özelliği doğrudan milletin oylarıyla iş başına gelen kişilerin mekanları olmaları. Özellikle bir konuyu gündeme getirmek istiyorum. Dünya otoriter, teokratik ama bunların karşısında demokratik rejimlerle yönetilen bir yapı içerisindedir ağırlıklı olarak ve demokrasiler dünyada savunulan ve bu sistemlerle de iftihar edilen rejimlerdir. Batı ülkelerine baktığınız zaman Batı ülkelerinin tamamı demokratik rejimlerdir. Sadece Fransa'nın yarı başkanlık sistemini bir kenara koyarsak diğerleri hepsi parlamenter ve halkının oylarıyla seçilerek, iş başına gelen ülkelerdir. Şu ana kadar bize Batı'dan gelen hiçbir temsilci yoktur. Ziyaretimize gelen hiçbir temsilci yoktur. Fakat Belçika'da, Fransa'da terör eylemleri olduğu zaman oralara nasıl gittiklerini biliyoruz. Hatta isim vererek konuşacağım. Bazı ülkeler havaalanlarında ne yazık ki 'Türkiye'ye gitmeyin, Türkiye'ye gidişiniz Erdoğan'ı güçlendirir' gibi reklamlar koymaktadır. Bu nasıl demokrasidir?" diye konuştu.
"DARBE HAREKETİNİN ARKASINDA TÜRKİYE'NİN YÜKSELİŞİNİ HAZMEDEMEYEN MİHRAKLAR VAR"
Darbe girişiminin arkasında Türkiye'nin yükselişini hazmedemeyen mihraklar olduğunu savunan Erdoğan, "Ben askeri darbeyle iş başına gelmiş bir cumhurbaşkanı değilim. Halkının yüzde 52 oyuyla iş başına gelmiş bir cumhurbaşkanıyım ve yaklaşık 12 yıllık başbakanlığım, 2 yıllık cumhurbaşkanlığım döneminde de Türkiye'nin nereden nereye geldiğini en iyi bilen sizlersiniz. Türkiye'de özellikle bu işin ekonomide en güvenilir ülkelerden biri olduğunu sizler gördünüz. Bize karşı yapılan bu darbe hareketinin arkasında da Türkiye'nin bu yükselişini hazmedemeyen mihrakların olduğunu çok açık ve net söylemek durumundayım" dedi.
"BU OLAY SADECE İÇERİDE PLANLANAN BİR OLAY DEĞİL"
Darbe girişiminde 238 şehit verildiğini ve şu anda 2 bin 200'e yakın yaralının çeşitli hastanelerde olduğunu açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Bu olay sadece içeride planlanan, içeride tezgahlanan bir olay değildir. Ben açık sözlüyüm. Bu olay, içeride aktörleri olan ama senaryosu dışarıda yazılan bir darbe hareketidir. Bu süreçte biz dışarıdaki ve içerideki bu ortak darbe hareketinin aktörleri bir şeyi hesap edemediler. O şuydu. Bu milletin kendisini hesap edemediler. Bu milletin evlatlarının tankların altına yatabileceğini bunlar hissedemediler. Onu planlayamadılar. Hemen yanı başımızda bizim Kongre Merkezi'miz var. Burayı bombaladıkları zaman 5 şehidimiz var, bir bayan kardeşimin ne yazık ki başı koparak, oranın çatısından onu aldık. Şimdi soruyorum? Bu darbe hareketini yapanlar, bu insanlara bombaları yağdırırken, acaba hangi düşünceyle bunu yaptılar? Hangi vicdan, hangi insani bir anlayış, bir yapı kalkıp da kendi halkına uçaktan bombalar yağdırarak, tanklarla halkının üzerine giderek böyle bir vahşeti işleyebilir? Bu olacak bir şey mi? Ama ne yazık ki bu ülke darbeler tarihi içinde çok farklı bir darbeyi yaşadı. 238 şehit verdik ve 2 bin 200'e yakın şu anda hastanelerde yaralılarımız var"
"'REİS'İM SEN İYİ MİSİN, BANA ONU SÖYLE?' DİYOR"
Dün gece 15 Temmuz darbe girişiminde yaralanarak, çeşitli hastanelerde tedavi gören yaralılarla telefonda gerçekleştirdiği görüşmeleri anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dün gece 24.00, 01.00, 01.30 gibi hastanelerdeki gazilerimizi arıyorum. Telefonla kendileriyle görüşüyorum. Bir tanesi genç, Sabri, 34 yaşında, yazılımcı. Hava savunma sistemlerini çok seven bir gencimiz. Bu genç tankların paletleri arasına atlayarak, birinci tanktan kurtulan ondan sonra ikinci tankın da paletleri arasına atlayıp, orada bir kolunu şu anda yapılan müdahalelerle inşallah kaybetmeyecek, böyle bir noktada olan gencimiz. Telefonda konuşurken sanki Sabri'ye hiçbir şey olmamış. Öyle konuşuyor. 'Reis'im sen iyi misin, bana onu söyle?' diyor. 'Ben iyiyim' diyor. Bu inanç, bu azim oldukça evelallah bu millete darbeler hiçbir şey yapamayacaktır"
"TEDBİRLERİ ALIYORUZ ALBAYIM, BİR AN ÖNCE ARAMIZA KATIL"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir tane albayımla konuşuyorum. Bu albayım da 7 mermi almış. Albayım bakıyorum, hala bizi düşünüyor. 'Bu FETÖ'nün takımı hala buralarda eksik değildir. Aman Cumhurbaşkanım dikkatli olun' diye hala bunu söylüyor. 'Biz tedbirleri alıyoruz, albayım sen önce kendine bak. Bir an önce aramıza katıl' diye kendisine nasihatte bulundum" dedi.
"SAYIN SANŞÖLYE'YE TERÖRİSTLERLE İLGİLİ 4 BİN DOSYA VERDİM"
Almanya'nın Köln kentindeki mitingde kendisine videokonferans yoluyla konuşmasına izin vermeyen Almanya'yı eleştiren Erdoğan, "Bir yerde terör mü var, çekinmeden üzerine gitmeliyiz. Teröre karşı, bu tür darbelere karşı eğer uluslararası camia bir mutabakat ortaya koyamıyorsa kusura bakmayın; bumerang gibi döner bir gün de o ülkeleri vurur. 4 bin dosya verdim ben Sayın Sanşölye'ye, teröristlerle, derneklerle ilgili dosya verdim. Bunların hiçbiri bize dönmedi fakat pazar günü Almanya'daki vatandaşlarımızın oluşturduğu STK'lar orada 'Darbelere hayır, demokrasiye evet' diye bir miting düzenlendi Köln'de ve bu mitingde Türkiye'den oraya videokonferansla benim bağlanmamız hazmedemediler. Belediye her türlü aksiliği yaptı. Yerel mahkeme 'hayır' dedi ve Alman Mahkemeleri çok hızlı çalışıyor maşallah; anında Anayasa Mahkemesi de 'hayır' kararı verdi. 4 bin terörist, Sanşölye geldiğinde '4 bin 500 oldu' dedi. 500 dosya daha eklendi buna. 'Geciken adalet, adalet değildir Sayın Sanşölye' dediğimde de 'Haklısınız'. Peki neden çalışmıyor bu yargınız? Ama burada hemen 2 saatte karar veriyor Anayasa Mahkemeniz. Verdiği karar 'Erdoğan orada videokonferansla konuşmasın" diye konuştu.
"PKK'NIN LİDER KADROSUNDA OLANLARI ALMANYA'DA VİDEOKONFERANSLA KONUŞTURUYORSUN"
Müttefik ülkelerin darbecilerin yanında yer aldığını belirten Erdoğan, "Geçmişte terör örgütü PKK'nın lider kadrosunda olanları kalkıyorsun, videokonferansla konuşturuyorsun Almanya'da. Batı burada teröre destek veriyor mu, vermiyor mu? Batı demokrasinin yanında mı, darbelerin yanında mı? Terörün yanında mı? Maalesef bu Batı, teröre destek veriyor ve darbelerin yanında yer alıyor? Bunların canı bizim gibi yanmıyor ama bizim canımız yandı. Dost bildiklerimiz maalesef gidiyor darbecilerin, teröristlerin yanında yer alıyor. Bugün bize olan darbe hareketi başka ülkelerde de terörle, darbeyle, değişik yöntemlerle uygulama alanını kendisine bulur" ifadelerini kullandı.
"PİLOTUM YÜREKLİYDİ, CESURDU"
15 Temmuz darbe girişimi gecesi Marmaris'teki otelde yaşadıklarını anlatan Erdoğan, "15 Temmuz darbe girişimi, bana geldi oradaki dostumuz 'Türk adaları var. Oralara gidebiliriz. Yunan adalarına hızlı botum var, götürebilirim'. Yok, dedim olur mu öyle şey? 'Şu anda İstanbul'da, Ankara'da halkım sokaklarda ben onların arasında olmalıyım; oraya gitmeliyim'. 'Ama burada şu anda sıkıntı var, helikopterler üzerimizde dolaşıyor' bunları anlattılar. Yok, dedim 'Biz gideceğiz'. Sağ olsun pilotum yürekliydi, cesurdu ve hemen Dalaman'a uçağımıza ulaştık. Son anda kendisine Ankara değil İstanbul'a gidiyoruz, dedik. İstanbul'a indiğimiz anda da üzerimizde F-16'lar uçuyordu. Ses hızını aştığı anda yaptığı patlama hem orada Devlet Konukevi'nin bütün camlarını patlatıyor halkı ürkütmeye yönelik de bu şekilde uygulamalar yaptılar" açıklamasında bulundu.
"İŞİMİZ BİTMEDİ AMA NORMALLEŞME SÜRECİNE GİRİYORUZ"
Dost ve müttefik ülkelerden beklenilen desteğin görülmediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Bu sistematik bir süreçti. Onun için işimiz bitmedi. Daha yapacağımız çok şey var ama normalleşme sürecine giriyoruz. 15 Temmuz darbe girişimi işte bu silahlı ve silahsız saldırıların en son, en kanlı, en açık ve en alçak örneğidir. Tüm terör örgütleriyle başarılı bir mücadele yürüten Türkiye, darbe girişimine de aynı şekilde direnmiş ve netice elde etmiştir. Diğer terör örgütleriyle olan mücadelemizde olduğu gibi darbe girişimi sırasında ve sonrasında dostlarımızdan beklediğimiz desteği alamadığımızı da açıkça söylemek zorundayım. Bunu üzüntüyle ifade ediyorum. Bu gerçeği görmek için darbe sırasında ve sonrasında ortaya konan tepkilere bakmak yeterlidir"
"TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ'NİN YENİDEN YAPILANMASI SÜRECİNİ BAŞLATTIK"
OHAL uygulamasının ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yeniden yapılandırılmasının önemini anlatan Erdoğan, "İki şeyi gerçekleştirmek zorundayız. Bir, ilan ettiğimiz bu olağanüstü hal neye yaramıştır ya da yaramaktadır? Devletin işleyişini hızlandırmak. Bunu hızlandırırken, devletin yeniden yapılanması sürecini başlattık. İki, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yeniden yapılanması sürecini başlattık. Bu adımın atılması gerekiyordu. Bu adımı atmayacak olursak bu FETÖ'cüler Silahlı Kuvvetler'imizi işgal eder ve kalkar milletin vergileriyle aldığı uçakları, tankları milletine doğrultur. Bu adımı atmak zorundayız. Üzülerek, hala bunda tereddüt edenleri görünce gerçekten üzülmemek mümkün değil. Bugün değilse ne gün? Bütün bu olaylar olduktan sonra ne zaman? Bunda artık duramayız. Bu adımı atmak zorundayız. Bu adımı atacağız ki bu ülke bir daha bu tür olayları yaşamasın" diye konuştu.
"OLAĞANÜSTÜ HAL UYGULAMASI AB PROSEDÜRLERİNE UYGUNDUR"
Türkiye'deki OHAL uygulamasıyla ilgili 'Gelişmelerden endişeliyiz' diyenlere seslenen Erdoğan, "Türkiye, bu süreçte demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere, hukuka olan bağlılığını hiçbir şüpheye yer kalmayacak şekilde ispat etmiştir. Atılan her adım Anayasa ve yasalara uygun olarak gerçekleştirilmiş, Meclis ve hükümet çalışmalarına ara vermeden devam etmiştir. Olağanüstü hal uygulamalarına dayanılarak, ekonominin işleyişine en küçük bir şekilde müdahale edilmemiştir, edilmeyecektir. Ülkemizdeki olağanüstü hal uygulaması tamamen AB prosedürlerine uygundur. Tavsiye ediyorum, Doğu Almanya-Batı Almanya o süreci bir incelesinler. Acaba ne kadar kişi açığa alınmış, ne kadar kişi içeri alınmış. Bize şu anda nasihat etmeye kalkan Almanlar bunu gayet iyi görürler diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
"'FETO DENİLEN ZAT, BU İŞİN FAİLİ MİDİR? BUNU BİLMİYORUZ' DİYECEK KADAR DÜNYADAN BİHABER OLANLAR VAR"
Fethullah Gülen'in iadesi talebi üzerinden ABD'yi eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Amerika'daki yaşayan zat, o FETO denilen zat, bu işin faili midir? Bu işin başında mıdır? Bunu bilmiyoruz; diyecek kadar ne yazık ki dünyadan bihaber olanlar var. Bütün deliller, belgeler ortada. Daha önce kendilerine gönderdiğimiz bu konuda kendilerinde bilgiler var. Milli Güvenlik Kurulları ülkelerin en üst güvenlikte önemli kuruludur. Tavsiye kararı alır. Bakanlar Kurulu bu tavsiye kararlarını karara bağlar, uygulamaya koyar. Bunlar yapılmış. Bunlar Amerika'ya da gönderildi. Ben de kendileriyle bizzat konuştum. Bizden bunca teröristler istediniz. İstediğiniz bu teröristler için biz sizden belge istemedik. Biz nasıl bir stratejik ortağız ki ben sizden ülkem adına Milli Güvenlik Strateji Belgesi içerisine girmiş böyle birisini istiyorum. Siz hala onu ülkenizde saklamaya, barındırmaya devam ediyorsunuz. En önemli maddi kaynakları Amerika'da. Yılda 200-300 milyon Dolar sadece o okullardan elde ettiği gelirleri var bunların. Bunları görmeyecek kadar siyasetten uzak yaşamak mümkün mü? Amerika'nın parlamentosunda parayla destekledikleri kişileri bildirdik kendilerine. Bize aynen söyledikleri şey şu. 'Parayı geri iade etmeye başladık'. Bunları yaşayan bir insanım"
"BU SİYASETİ SATIN ALMA OPERASYONUDUR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İngiltere parlamentosunda birisinin de yine bunlardan ne kadar para aldığı bugün medyada var. Adamlar böyle çalışıyor. Bizim dilimizde bu siyaseti satın alma operasyonudur. Bu adamlar bunu yapıyor. Ama bunları önlerine koyduğunuz zaman hemen savunma, haklılık psikozu içerisinde bunu yerine getirmenin gayreti içine giriyorlar. Diğer ülkeler söz konusu olduğunda sorun teşkil etmeyen siyasi görüş ayrılıklarının Türkiye için kırılma noktası olarak görülmesi samimi bir değerlendirme olamaz" dedi.
"KARŞINIZDA EMİR KULU BİR ÜLKE YOK"
Sığınmacı sorunu ve vize serbestisi konuları üzerinden Avrupa Birliği (AB)'ne seslenen Erdoğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "İçinde bulunduğumuz bölgede terör merkezli krizler çıkartılmasına engel olamayabiliriz ama bu krizlerin bizi yürüdüğümüz yoldan çıkartmamasını sağlamak kendi elimizdeydi ve biz bunu başardık. Göçmen krizinde dahi yaşadığımız tüm gerilime ve görüş farklılığına rağmen Avrupa'yı, Batı ülkelerini sorumsuzca sıkıntıya sokacak adımlar atmadık. Avrupa'yı biz koruduk. 3 milyon Suriyeli ve Iraklı mülteciyi ülkemizde barındırmak suretiyle Avrupa'yı biz koruduk. Avrupa verdiği sözleri hala yerine getirmedi. Suriyeliler, Iraklılar için harcanacak olan bu para ne yazık ki hala bize gelmiş değil. Vize meselesi hani bitecekti haziran başında? Hala yok. Ama bizden hemen kalkıp bununla ilgili yerine getirmemiz gereken edimleri yerine getirmemizi istiyor. Bunlar eş zamanlı olacak. Sen görevini yapacaksın, ben de görevimi yapacağım. Sen görevini yapmadan bizden geri kabul isteyemezsin. Biz böyle dediğimiz için beyefendiler rahatsız oluyor. Kusura bakma. Karşınızda emir kulu bir ülke yok"
"AYIN 9'UNDA RUSYA'YA ZİYARETİMİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİM"
Rusya ziyaretiyle ilgili de açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nasip olursa ayın 9'unda Rusya'ya ziyaretimi gerçekleştireceğim ve ciddi bir heyetle beraber. Burada ekonomik ilişkilerimizi tekrar, yeniden masaya yatıracağız" dedi.
"TÜRKİYE'DE YETİŞMİŞ İNSAN KAYNAĞI SORUNU YOK"
Adalet mekanizmasındaki sıkıntının 17-25 Aralık sürecini başlattığını savunan Erdoğan, "Türkiye'de yetişmiş insan kaynağı sorunu yoktur. Ülkemizde yaklaşık 3 milyon 340 bin kamu çalışanı vardır. Son soruşturmalarda bunlardan açığa alınmış olanların sayısı 62 bindir. Şimdi yeni alımlar da yapılacak. Hiçbir açık söz konusu değil. Adalet mekanizmasının zaten sıkıntısı 17-25 Aralık sürecini başlatmıştır. Aynı durum emniyet teşkilatımız için de geçerlidir. Binlerce rütbeli personel açığa alınmasına, ihraç edilmesine rağmen güvenlik hizmetleri aksamak şöyle dursun daha da kaliteli hale gelmiştir" ifadelerini kullandı.
"ÖRGÜTÜN FAALİYETLERİNE YÖNELİK GÜÇLÜ İSTİHBARAT MEKANİZMASI KURMAMIZ ŞART"
Darbe girişimiyle ilgili istihbarat zafiyeti vurgusu yapan Erdoğan, "Darbenin istihbaratının zamanında alınamaması bu örgütün önce istihbarat teşkilatlarımızı çökertmekle işe başlamasından kaynaklanıyor. Sadece MİT yok aynı zamanda emniyet, jandarma istihbarat var. Bu istihbarat örgütleri ilgili mercileri hiç uyarmamış, uyarmadığı gibi düşmanlık yapmıştır. Diğer alanlara ilişkin istihbarat ağları büyük ölçüde yeniden kuruldu, kuruluyor. Şu anda Amerika'da sadece CİA ya da FBİ yok. Bunların dışında onlarca istihbarat örgütü var. Türkiye şu anda bu ağı yeniden ele alıyor, yeniden kuracak. Bu örgütün faaliyetlerine yönelik güçlü bir istihbarat mekanizması kurmamız şart" diye konuştu.
"TİB'İ KAPATACAĞIZ, BÜTÜN PİSLİKLERİN OLDUĞU YERLERDEN BİRİ"
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB)'nın kapatılacağını açıklayan Erdoğan, "TİB'i kapatacağız. Çünkü bütün pisliklerin olduğu yerlerden biri de orası. Orayı tamamen kapatıp, sonra da oranın içerisinde çalışanların hepsini de hazırlıklarımızı yaptık. Gereği neyse onun da gereğini yapacağız. Çünkü bu örgütü mensup kamu görevlileri devletine ve milletine sadakatle hizmet etmek yerine iradelerini bir başka gücün emrine vermiş kişilerdir. TİB, BTK'ya devredilmek suretiyle BTK gereken adımları kendisi atacaktır" dedi.
"'HİMMET VER' DİYENLERE BU DEVLETTE YER OLMAYACAK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "İş dünyasında da FETÖ terör örgütünün bir kanser hücresi gibi her yere yayılmış bağlantılarıyla birlikte hareket ederek, haksız rekabete yol açan kişiler artık bu imkandan mahrum kalacaklardır. Geldiğimiz noktada artık yatırımcılara zorluk çıkaran, gereksiz yere işlerini geciktiren, destek vermeyen kamu görevlilerinin hiçbir mazereti yoktur, olamaz. Sizlere karşı kamuda bu tür engeller yapanlar varsa, zorluk çıkaranlar varsa ilgili birimlerimize bunları bildirin. Yapacağımız iş hemen kapıya koymaktır. 'Himmet ver' diyenlere artık bu devlette yer olmayacak"
"SİZDEN RİCAM, KENDİ SAVUNMA SANAYİİ'MİZİ KURALIM"
İş dünyasının temsilcilerinden yerli Savunma Sanayii konusunda talepte bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sizden ricam şudur. Gündemimizdeki en önemli başlıklardan bir tanesi Savunma Sanayii'mize de içinde olanlar veya olmayanlar girmenizdir. Gelin, kendi Savunma Sanayii'mizi hep birlikte kuralım. Yerli, küresel iş birliğiyle bunu yapalım. Yapar mıyız bunu? Yaparız. Şu anda biz insansız hava araçlarını üretiyoruz. İnşallah savaş uçaklarımızı, yolcu uçaklarımızı, füzelerimizi de üreteceğiz. Kararlıyız, çalışmalarımız sürüyor"