Güvenlik Zirvesi için ABD'nin başkenti Washington'da bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Brookings Enstitüsü’nde “Küresel Sınamalar ve Türkiye’nin 2023 Hedefleri” temalı bir konuşma yaptı. Diyarbakır'daki terör saldırısına ilişkin Erdoğan, "Bugün Diyarbakır'da güvenlik güçlerimizi hedef alan terör saldırısını en şiddetli bir şekilde lanetlediğimi belirtmek isterim. Hain saldırıda maalesef, 7 emniyet mensubumuz şehit oldu. 13 emniyet mensubumuz ve 14 sivil vatandaşımız yaralandı. Hayatını kaybeden polislerimize, Allah'tan rahmet yaralılara acil şifalar temenni ediyorum. Tüm milletimize baş sağlığı diliyorum. Bu saldırılar bizim terör ile mücadele azmimizi kesintiye uğratmayacaktır. Terör örgütü köşeye sıkıştıkça bu tür eylemlerle, alçak ve kirli yüzünü de ifşa etmektedir" diye konuştu.
"TERÖR, ALDIĞI CESARET İLE ÜLKEMİZİ, VATANDAŞLARIMIZI HEDEF ALMAYI SÜRDÜRÜYOR TAHAMMÜLÜZ KALMAMIŞTIR"
Diyarbakır'daki terör saldırısını sert bir dille eleştirmeye devam eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: "Milletimizin basireti, ve desteği yanında güvenlik güçlerimizin kararlılıkları ile inşallah terör belasını bu ülkenin önünde bir engel olmaktan çıkaracağız. Çeşitli kılıflar altında himaye gören terör, maalesef aldığı bu cesaret ile ülkemizi, vatandaşlarımızı hedef almayı sürdürüyor. Bizim buna tahammülümüz kalmamıştır. Bu saldırıların Avrupalı ülkeler başta olmak üzere tüm dünyanın PKK terör örgütünün ve uzantılarının gerçek yüzlerini görmelerine vesile olmasını diliyorum.
ULUSLARARASI TOPLUMUN TERÖRİSTLERE TERÖRİST DEMEKTE BİLE ZORLANDIĞI BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ
Bugün uluslararası toplumun eli kanlı diktatörleri durdurmak bir yana gözünü kırpmadan masumların kanını akıtan teröristlere terörist demekte bile zorlandığı bir dönemden geçiyoruz. etrafımızdaki krizler bizim insan odaklı yaklaşımımızda bir sapmaya neden olmadı, olmayacak.
TÜRKİYE ŞU ANDA DÜNYANIN EN ELİ KANLI TERÖR ÖRGÜTLERİNİN ORTAK HEDEFİ DURUMUNDA BULUNAN BİR ÜLKEDİR
Türkiye şu anda dünyanın en eli kanlı terör örgütlerinin ortak hedefi durumunda bulunan bir ülkedir. Buna rağmen demokrasiden, özgürlüklerden, hukuk devletinden taviz vermeden mücadelemizi sürdürüyoruz. Maruz kaldığı yüksek birçok terör tehdidiyle mukayese edildiğinde hak ve özgürlükler bakımından Türkiye'den daha ileri standartta bir ülke yoktur. Bu hakkın, ülkemize ve milletimize teslim edilmesini özellikle bekliyoruz."
"TÜRKİYE'YE YÖNELİK ASILSIZ İDDİALARINI ÜZÜLEREK TAKİP EDİYORUM"
Türkiye'ye yönelik eleştirilerin haksız olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şu ifadeleri kullandı: "Türkiye'ye yönelik asılsız iddialarını üzülerek takip ediyorum. Bu konuda birkaç hususu gündeme getirmekte fayda var. Son 13 yılda, toplumun her kesiminden vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin daha da ileriye taşınması için kapsamlı reformları hayata geçirdik. İfade ve basın özgürlüğünü genişletilmesi için de çeşitli hukuki düzlenmeler yaptık. Ayrımcılıkla mücadele amacıyla yeni açılımlar başlattık.
ÜLKEMİZDEKİ DEMOKRATİK STANDARTLARLA İLGİLİ SÖYLEYECEKLERİ BİR ŞEYLERİ OLAMAZ
Eğer bu süreç demokratikleşmeden uzaklaşma olarak görülüyorsa, ortada çok ciddi ve bizden kaynaklanmayan bir sorun var demektir. Kendi Ülkerlerine yönelik terör tehditleri karşısında tüm hak ve özgürlükleri askıya alacak düzeyde sert önlemlere başvuranların ülkemizdeki demokratik standartlarla ilgili söyleyecekleri bir şeyleri olamaz."
"TÜRK- AMERİKAN ORTAKLIĞI ETKİN KULLANILDIĞINDA MESELELERDE POZİTİF SONUÇLAR DOĞURABİLEN BİR İLİŞKİ"
Türkiye ile ABD ilişkilerinin sorun çözmedeki önemine değinen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Türk - Amerikan ortaklığı etkin kullanıldığında pek çok önemli meselede pozitif sonuçlar doğurabilen bir ilişkidir. Bugün dünya kamuoyunu meşgul eden meselelerde de kapsamlı iş birliği içindeyiz. Bu ilişkinin her zaman canlı ve dinamik tutulması gerektiğine inanıyoruz.
ABD İLE ŞÜPHESİZ BAZI MESELELERDE GÖRÜŞ AYRILIKLARI OLABİLİR. BU MAKULDÜR
Şüphesiz bazı meselelerde görüş ayrılıkları olabilir. Bu makuldür. Olması da lazım. Ancak Türk- Amerikan ilişkileri bu sıkıntıları diyalog yolu ile çözebilecek derinliğe ve güce sahip olduğunu geçmişte defalarca göstermiştir. Bugün de aynı zemine sahip olduğumuzu görüyoruz. Başkanlık seçimlerini yakından ilgi ile takip ettiğimiz Amerika'da inanıyorum ki önümüzdeki 8 ay çok çok hareketli bir süreç olacaktır. Bundan sonra da ortak çıkarlarımız bağlamında ilişkilerimizi sürdüreceğiz. İlişkilerimizin seyrini belirlemede özellikle önümüzdeki güncel meseleler karşısındaki yaklaşımlarımız büyük önem taşıyor."
"HALA ESED GİDERSE YERİNE KİM GELECEK? DENİLİYOR"
Mülteci sorununa değinen Erdoğan, "Türkiye olarak şu anda öncelikli sorunlarımızın başında ülkemizi tehdit eden terör eylemleri ile güney sınırlarımızda süren insani kriz ve güvenlik sorunları geliyor. Bu krizler karşısında bugüne kadar samimi ve fedakar bir duruş sergiledik. sergilemeye de devam edeceğiz. Ülkesini terk etmek zorunda kalan 6 milyon Suriyelinin neredeyse yarısı Türkiye'ye sığınmıştır. Biz kapıları kapatıp onları ölüme terk etmedik. Dünyanın değişik yerlerinde başta batı olmak üzere mülteci krizini şu anda en önemli kriz olarak görmekte, kapılarını kapatmaktadır. Bu krizlerin sorumlusu kendi halkının meşru taleplerini şiddetle bastıran Suriye'deki diktatördür. 6 yıl içinde Suriye'deki öldürülen insan sayısı 500 bini bulmuştur. Hala Esed giderse yerine kim gelecek? deniliyor. DAEŞ terör örgütü adeta rejimin kendi elleriyle ortaya çıkardığı ve büyüttüğü bir örgüttür. DAEŞ ile birlikte rejimin ve onu destekleyen güçlerin Suriye halkına reva gördüğü emsalsiz şiddet ve dehşet ortadadır" açıklamasında bulundu.
"SURİYE'DEKİ, KAOS SÜRDÜKÇE DAİŞH, PYD GİBİ TERÖR ÖRGÜTLERİ BÜYÜYÜP SERPİLECEK"
Suriye'deki savaşın son bulmasının önemine vurgu yapan Erdoğan, "Suriye'deki, kaos sürdükçe DAEŞ, PYD…gibi terör örgütleri büyüyüp serpilecekler ve uluslararası toplumun başına bela olmaya devam edeceklerdir. Türkiye Suriye kaynaklı tehditlerin acısını en yakından ve en fazla hisseden ülkedir. Ülkeye bir an önce barışı, huzurun yeniden gelmesini temin etmek zorundayız" dedi.
"GÜÇLÜ BİR İŞ ADAMIMIZI ÖLDÜREN TERÖRİST, BRÜKSEL'DE ELİNİ KOLUNU SALLAYA SALLAYA DOLAŞIYOR"
Erdoğan, "Güçlü bir iş adamımızı öldüren bir terörist, şu anda Brüksel'de elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor. On yıl oldu, biz kendisini istedik ve bu isim hala bize teslim edilmedi, teslim edilmiyor. Bunu, kendileriyle bir araya geldiğimizde söylediğimizde aldığımız cevap şu; 'Biz, özgürlüklerden yanayız'. Bu nasıl özgürlük? Teröriste özgürlük olur mu? O, öldürülen insanın hakkını kim alacak, kim savunacak? Nasıl bir özgürlük bu? Bunu, düşünce özgürlüğü olarak bize tanımlıyorlar. Çalıştığınız bir kurumda, size iş vereni öldürüyorsunuz. Bu anlayışın hep birlikte karşısında durmamız şart. İlkeli, samimi bir duruş istiyoruz o kadar " diye konuştu.
Türkiye'ye yönelik eleştirilerin haksız olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, DAİŞ ile mücadelenin başarıya ulaşmasının bölge için önemli olduğunu belirterek, "Bulunduğumuz bölgede, istikrarın tesisi ve DAİŞ ile mücadelenin başarıya ulaşması Irak'taki gelişmelerden bağımsız düşünülemez. Ortadoğu'nun küçük bir modeli olan Irak bölgenin istikrar ve güvenliği açısından bir denge vazifesi görmektedir. Maalesef Irak topraklarının 3'te biri yaklaşık 2 senedir DAİŞ terör örgütünün işgali altındadır. PKK terör örgütü de 10 yıllardır Irak'ın kuzeyinde serbestçe faaliyet göstermektedir. Son dönmede PKK unsurları, bu noktada değişik isimler altındaki uzantılarının Irak, Suriye sınırındaki Sincar şehrinin bir kısmına yerleşmeye başlamıştı bunu gördük" dedi.
"IRAKLI DOSTLARIMIZI BERABERLİK İÇİNDE HAREKET ETMELERİ İÇİN CESARETLENDİRMEYE ÇALIŞIYORUZ"
Irak'ın toprak bütünlüğünü vurgulayan Erdoğan, "PKK'nın, DAİŞ ile mücadeleye katkı sunduğu propagandası maalesef alıcı bulmaktadır. Böyle bir durum yoktur. DAİŞ ile en küçük bir mücadelesi söz konusu değil bunlar yalandır. Ezidilerin dramı PKK tarafından sömürülmektedir. Irak yönetiminin mezhep fanatizmine teslim olması bölgedeki diğer unsurlar âdete terör örgütlerinin kucağına itmektedir. Iraklı dostlarımızı beraberlik içinde hareket etmeleri için cesaretlendirmeye çalışıyoruz" açıklamasında bulundu.
"UKRAYNA'DAKİ KRİZİN MİNSK MUTABAKATLARI TEMELİNDE ÇÖZÜLMESİNİ TEMENNİ EDİYORUZ"
Türkiye Rusya ilişkilerine ilişkin Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Ukrayna'daki krizin Minsk mutabakatları ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğü temelinde çözülmesini temenni ediyoruz. Rusya ile ilişkilerimizde 24 Kasım 2015 uçak hadisesinden sonra maalesef sıkıntılı bir dönem yaşıyoruz.
İLİŞKİLERİMİZ RUS YÖNETİMİNİN SON YILLARDAKİ POLİTİKALAR YÜZÜNDEN ZATEN YIPRANMAYA BAŞLAMIŞTI
İlişkilerimiz Rus yönetiminin son yıllardaki politikalar yüzünden zaten yıpranmaya başlamıştı. 24 Kasım'da yaşanan uçak hadisesinden sonra Moskova tarafından uygulamaya konan sert ve tepkisel uygulamalar ilişkilerimizi iyice sarsmış durumda. Rusya'nın anlam vermekte zorlandığımız bu tepkilerine rağmen itidali elden bırakmadık. Türkiye ve Rusya aynı coğrafyada yüzyıllardır birbirleriyle etkileşim içerisinde olmuş önemli ülkelerdir. Rus muhataplarımızın bu gerçeği görmelerini, ilişkilerimizi Betgaranti bu bağlamada değerlendirmelerini bekliyoruz."
"KIBRIS MESELESİNDE GARANTÖR ÜLKE OLARAK KALICI ÇÖZÜMDEN YANAYIZ"
Kıbrıs konusunda Erdoğan, "Kıbrıs meselesinde garantör ülke olarak kalıcı çözümden yana kararlılığımız sürüyor. Kıbrıs'ın tamamının su ihtiyacını karşılayacak projeden adanın her iki halkının da yararlanabilmesini diliyoruz. Hatta bu suya 'barış suyu' adını koydum" dedi.
"GERÇEKTEN SAYIN OBAMA'NIN ÖZEL BİR GİRİŞİMİ OLMUŞ"
Türkiye İsrail ilişkilerine değinen Erdoğan şu ifadeleri kullandı: "Başbakan Netenyahu'nun telefonla özür dilemesinden sonra İsrail'le görüşme süreci başladı. Gerçekten sayın Obama'nın özel bir girişimi olmuş ve İsrail ziyaretinden dönüştü de kendileri telefon ile aramak suretiyle havaalanından kendileri ile görüşmüş ve bu özür beyanını dinlemiştik. Bununla süreç başladı. Tazminat konusunda her hangi bir sıkıntı olacağını sanmıyorum.
İSRAİL'İN GAZZE AMBARGOSUNU KALDIRMASI ÖNEMLİ BİR BAŞLIK
İsrail'in Gazze ambargosunu kaldırması önemli bir başlık. Su sıkıntısı da var. Tekliflerimizi İsrail tarafına ilettik. İsrail ile Nisan ortasında yapılacak görüşmeler sonucunda olumlu bir netice sağlayabilmeyi umuyoruz. Terör, düzensiz göç, ırkçılık düşmanlığı gibi tehlikelere karşı her ülkenin çözüm araması gerekir. Terör saldırılarının hedefi olmayan ülke neredeyse kalmadı."
"DAİŞ'E KARŞI MÜCADELE ETTİĞİ SÖYLENEREK PYD VE YPG'NİN İYİ ÖRGÜT OLDUĞUNU KABUL EDEMEYİZ"
DAİŞ'e karşı mücadele ettiği söylenerek PYD ve YPG'nin iyi örgüt olarak görülmesinin kabul edilemeyeceğini vurgulayan Erdoğan, "PYD, DAİŞ'e karşı saldırıyor, dolayısıyla iyi teröristtir" Böyle bir anlayışı kabul etmemiz mümkün değil. Her ikisi de Türkiye için PKK bizim için neyse PYD de o'dur. O zaman ben şu tespiti yaparım derim ki El Nusra bir terör örgütü değil mi? Terör örgütü. E, El Nusra da şu anda DAİŞ'e karşı. Ve DAİŞ'e karşı savaşıyor. O zaman demek ki El Nusra da iyi bir örgüt. Böyle mi bakacağız olaylara böyle bakamayız. Mücadeleyi hep birlikte vermeliyiz. DAİŞ'e karşı mücadele ettiği söylenerek PYD ve YPG'nin iyi örgüt olduğunun söylenmesini kabul etmemiz mümkün değildir" ifadelerini kullandı.
"BAŞTA ABD OLMAK ÜZERE MÜTTEFİKLERİMİZ İLE DAYANIŞMA İÇERİSİNDE HAREKET EDİYORUZ"
Terör saldırılarına ilişkin Erdoğan, "Başta ABD olmak üzere müttefiklerimiz ile dayanışma ve güçlü işbirliği içerisinde hareket ediyoruz. PKK veya PYD için Avrupa'da para toplama kapmayanları ve propaganda toplantılarının düzenlendiğini bu örgütlere silah ve mühimmat gönderildiğini gayet iyi biliyoruz. Böyle bir ortamda terör ile mücadele konusundaki dayanışma mesajlarının herhangi bir anlamı kalmıyor. 17 Şubat'ta, 13 Mart'ta Ankara'da vuku bulan saldırılar, YPG kamplarında eğitim gören PKK'lılar tarafından gerçekleştirilmiştir" dedi.
"BU NASIL ÖZGÜRLÜK YA?"
Bazı AB ülkelerine terör ile mücadele konusunda eleştirilerde bulunan Erdoğan, "Gaziantep'te yakaladığımız teröristi Belçika'ya bildirdik. Belçika'ya bildirmemize rağmen, Belçika serbest bıraktı. Serbest bıraktıktan sonra havalimanındaki o işte acı tabloyu, o felaketi yaşadık. Ama aynı şekilde biz de güçlü bir işadamımızı öldüren bir terörist, şu anda Brüksel'de elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor. 10 yıl oldu istedik hala bize teslim edilmedi. Edilmiyor. Kendilerine bu teröristin bize teslim edilmesini söylediğimizde aldığımız cevap; "Biz özgürlüklerden yanayız." Bu nasıl özgürlük ya? Teröristle özgürlük olur mu?" diye konuştu.
"BATI DA İSLAMOFOBİ'Yİ İNSANLIK SUÇU KABUL ETMELİ"
Erdoğan, "Batı da İslamofobi'yi insanlık suçu kabul etmeli. Bütün iddiaları reddediyoruz. Semavi bir dinin terörizmle bağdaştırılmasını kabul edemeyiz. Çocukları öldüren bir anlayış hangi dinde yer bulur. Terörü din ile bağdaştırma yaklaşımı, yüz karası anlayışın güçlenmesine yol açıyor. Terörün dini, milliyeti yoktur. Güçlenmeye başladığını gördüğümüz yabancı düşmanlığı bunun önündeki en büyük engeli teşkil ediyor. Sivrisinek avlamak ile bir yere varamazsınız. Sivrisineği üreten o bataklığı kurutmak şarttır" dedi.
"1963'TEN BU YANA BİZ AVRUPA BİRLİĞİNİN KAPISINDAYIZ. HEP BİZİ OYALAMIŞLARDIR"
Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, "1963'ten bu yana biz Avrupa Birliğinin kapısındayız. Hep bizi oyalamışlardır" dedi. Erdoğan, başbakanlığı döneminde hep liderler zirvesine katıldığını, o zaman Fransa'dan Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın, Almanya'dan da Şansölye Schröder'ın bulunduğunu ve çok olumlu çalışmalar yaptıklarını anlattı. O zamanki süreçte açılan faslın kapanması imkanının bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, "Daha sonra gerek Chirac gerek Schröder'in görevlerinden ayrılmasından sonra yeni gelen Fransa'da ve Almanya'daki yöneticilerin döneminden sonra bu kapama olayı kaldırıldı. Açma var, kapama yok. Avrupa Birliği müktesebatının içinde böyle bir şey yok, nereden çıktı bu? Öyle bir noktaya geldik ki artık kuzuya diyorlar ki 'Seni yiyeceğim, suyu bulandırdın'. İş burada. Her şey yapılıyor, nasıl bir bulandırma bu? Maalesef şu anda 14 fasıl, bunun bir tanesi aç-kapadır. Diğerlerinin sadece açması yapılmıştır, kapaması yapılmamıştır. Süreç de çok ağır işlemekte ama arkadaşlarımız sabrediyor, bizler de sabrettik. Süreci bu şekilde işletiyoruz. Temenni ederim ki bu yeni süreçte Avrupa Birliği, mülteciler sorunundaki yaşadığı sıkıntılar karşısında Türkiye'nin nasıl bir cefakarlık ortaya koyduğunu görüyor. Bütün bunlar yeni bir sürecin başlamasına vesile olur" diye konuştu.
"BASIN HÜRRİYETİ KAPSAMINDA TUTUKLU HİÇBİR GAZETECİ YOK BUNLAR NE GÖZALTI NE TUTUKLU, BUNLAR MAHKUM"
Tutuklu gazeteciler ve basın özgürlüğüne ilişkin bir soru üzerine Erdoğan şu yanıtı verdi: "İyi ki hazırlıklı geldim. Tutuklu gazeteci olduğu iddia edilen 52 isim, başta terör suçları olmak üzere birçok suçtan temyiz aşamaları da tamamlanmak suretiyle cezası kesinleşen isimlerdir. Yani bunlar ne gözaltıdır ne tutukludur, bunlar mahkumdur. Türkiye'de cezaevlerinde anayasayla teminat altına alınan basın hürriyeti kapsamında hükümlü ve tutuklu hiçbir gazeteci yoktur. Bunlar, buralarda çok farklı şekilde ifade ediliyor. İçeri girerken, orada bazı bağıran çağıranları gördüm. O bağıran çağıranlar da bu işi bildikleri için bağırıp çağırmıyorlar. Türkiye'de ilk defa yapılmış, halkın seçtiği cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 52 ile Cumhurbaşkanı seçilmiş olan Erdoğan'a karşı burada illegal bir görüntü sergiliyorlar.
3'ÜNÜN İSE FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜNE ÜYE OLMAKTAN YARGILANMALARI DEVAM EDİYOR
İyi ki hazırlıklı geldim. Bize sürekli olarak yurt dışından, zaman zaman bizlerin bu konudaki hassasiyetlerini bildiği halde gelip, kendilerine bütün dosyaları önlerine koymamıza rağmen yine ülkemizdeki iktidarlara adeta düşman görüntü içerisinde olanların vermiş olduğu bilgilerle hareket edenler var. Şimdi ben, size tutuklu gazetecilerle ilgili burada Adalet Bakanlığımızın bütün dosyalarını içeren bilgiyi vereyim. Eğer detayını isterseniz tek tek her dosyanın detayı da elimin altında. Ben özetini vereyim. Tutuklu gazeteci olduğu iddia edilen 52 isim başta terör suçları olmak üzere birçok suçtan temyiz aşamaları da tamamlanmak suretiyle cezası kesinleşen isimlerdir. Yani bunlar ne gözaltıdır ne tutukludur, bunlar mahkumdur. 4 isimse cezası yerel mahkemeler tarafından hüküm verilen, temyiz süreci devam eden isimlerdir. Tutuklu gazeteci olduğu iddia edilen cezaevlerinde sadece 7 isim vardır. Gazeteci olduğu iddia edilen tutuklu 7 isimden sadece ikisinin sarı basın kartı vardır. Yani bunlar da bizi aldatmasın. 7 isimden 4'ünün bunun altını çiziyorum, PKK terör örgütüne üye olmak, 3'ünün ise FETÖ terör örgütüne üye olmaktan yargılanmaları devam ediyor.
"FETÖ" MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİ BELGESİYLE, LEGAL GÖRÜNÜM ALTINDA, İLLEGAL FAALİYETLER GÖSTEREN BİR ÖRGÜT
"FETÖ" nedir? O da milli güvenlik strateji belgesiyle, legal görünüm altında, illegal faaliyetler gösteren bir örgüttür. Bu bizim artık milli güvenlik strateji belgemize de girmiştir. O bağıran çağıranlar da bu işi bildikleri için bağırıp, çağırmıyorlar.
ERDOĞAN'A KARŞI BURADA İLLEGAL BİR GÖRÜNTÜ SERGİLİYORLAR
Sadece Türkiye'de ilk defa yapılmış bir cumhurbaşkanlığı seçiminde yani halkın seçtiği cumhurbaşkanlığı seçiminde, yüzde 52 ile Cumhurbaşkanı seçilmiş olan Erdoğan'a karşı burada illegal bir görüntü sergiliyorlar. Şu anda yüzde 52 desteğe sahip olan Erdoğan, diğer adaylardan bir tanesi ki, en yakın olan aday yüzde 35 almıştır. Arada 17 puan fark var, 14 siyasi partinin desteği olmasına rağmen yüzde 35 aldı. Biz yüzde 52'yi alırken halkımız herhalde bizi kaşımıza, gözümüze değil ülkemizde yaptıklarımıza bakarak buraya getirdiler.
ELEŞTİRİ NOKTASINDA BİZİM HİÇBİR SIKINTIMIZ YOK. AMA HAKARET NOKTASINDA SIKINTIMIZ VAR"
Eleştiri noktasında bizim hiçbir sıkıntımız yok. Ama hakaret noktasında sıkıntımız var. Onun için keşke hep böyle eleştirilerle bize yaklaşılsa. Ama öyle hakaretler yapılmıştır ki aileme, çocuklarıma tepeden tırnağa ilgili ilgisiz çok korkunç yaklaşımlar. Hırsızlıktan tutunuz, bütün ülkenin imkanlarını, vesairesini çalıp çırpmaya varıncaya kadar, bütün bunları söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir. Bu ülkede yargı var. Varsa elinde bir belge, bunu yargıya götür. Muhalefet aynı şekilde varsa elinde bir belge, götür yargıya gereği neyse orada bunu yap.
MİLLİ İSTİHBARAT MÜSTEŞARIMIN ÜZERİNDEN BİZİ VURMAK GİBİ BİR YOLA DA GİRDİLER
Hele hele FETÖ'cülerin yargıda egemen olduğu dönemde bunu çok daha rahat yapabilirdin. Nitekim o yola da tevessül ettiler. Yani benim Milli İstihbarat Müsteşarımın üzerinden bizi vurmak gibi bir yola da girdiler. Tüm bunlara rağmen halkım, 10 Ağustos tarihinde bizi yüzde 52 oy vererek cumhurbaşkanı seçti."
ERDOĞAN REZA ZARRAB KONUSUNA DEĞİNMEDİ
Reza Zarrab'ın tutuklanmasına ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, Türkiye ile İran arasındaki ticari ilişkilerden bahsederek, Reza Zarrab konusuna değinmedi.