Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Sağlık Bakanlığı ev sahipliğinde, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı'nın (TÜSEB) bilimsel desteğiyle gerçekleştirilen 6. Türk Tıp Dünyası Kurultayı kapsamında verilen Aziz Sancar Bilim, Hizmet ve Teşvik Ödülleri törenine katıldı.
Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aziz Sancar Bilim Ödülü’ne ve teşvik ödüllerine layık görülen bilim insanlarını tebrik ederek, ana teması biyoteknoloji olan kurultayın tüm insanlığa ışık tutacak sonuçlara vesile olmasını temenni etti.
“TÜRKİYE, SAĞLIK ALANINDA DÜNYANIN EN ÖNDE GELEN ÜLKELERİNDEN BİRİDİR”
Türkiye’nin biyoteknoloji araştırmalarında dünyada en üst sıralarda yer alması gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun için gereken her türlü çabayı göstermekte, her türlü desteği vermekte kararlıyız. Milletimizin ve insanlığın hayrına olan her türlü çalışmanın yanında yer almak bizim sadece Devlet Başkanı olarak sorumluluğumuz değil, aynı zamanda insani görevimizdir” dedi.
“Her arayan bulamaz ama bulanlar sadece arayanlardır” sözünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sözün en çok bilimsel çalışmalar için geçerli olduğunu, bu yönde emek harcayan, gayret gösteren, başarı ortaya koyan herkese şükranlarını sundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin sağlık alanında dünyanın en önde gelen ülkelerinde biri olduğunu ifade ederek, Türkiye’nin sağlık alanında geldiği yerin gerisinde çok büyük emek, fedakârlık ve alın terinin bulunduğunu söyledi.
Göreve gelmelerinin ardından dünyada örnek alınan bir sağlık reformunu kısa sürede hayata geçirdiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, hastanelerin birleşmesinden sağlık sigortası sisteminin geliştirilmesine, altyapı, araç-gereç ve personel eksiğinin giderilmesine kadar her alanda çok büyük yatırımlar yaptıklarını, hastane ve tedavi kurumlarının sayısının 2bin 825’den 5 bin 488’e yükselttiklerini, hastanelerin toplam yatak sayısını da 239 bine, nitelikli yatak sayısını da 145 bine çıkarttıklarını anlattı.
“SAĞLIK SİSTEMİMİZİ İNCELEYEREK KENDİLERİNE UYARLAMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Sağlık çalışanı sayısını da 378 binden 1 milyon 24 bine ulaştırdıklarını ve bunu yeterli bulmadıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sağlıkta gerçekleştirdiğimiz büyük dönüşümde tek gayemiz vardı, o da milletimize en kaliteli sağlık hizmetini en makul maliyetle sunabilmekti. Ülkemizde kişi başına yapılan sağlık harcaması 19 lira düzeyinden 140 liraya yükselirken, bireylerin ceplerinden yaptıkları harcama oranı yüzde 20 düzeyinden yüzde 17’ye geriledi” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hedeflenen düzeyde ve en makul maliyetle sağlık hizmeti vermeyi başardıklarını vurgulayarak, “Bu hizmeti sadece kendi vatandaşlarımıza sunmakla kalmadık, aynı zamanda 3 kıtanın kavşak noktasında yer alan ülkemizi sağlık alanında dünya çapında bir çekim merkezi haline dönüştürdük. Bugün çok sayıda ülkeden heyetler sağlık sistemimizi inceliyor, kendilerine uyarlamaya çalışıyorlar” şeklinde konuştu.
Gelişmiş ülkeler dahi sağlık sistemlerindeki tıkanıklıkları çözmekte zorlandığını, eski ABD Başkanı Barack Obama’nın, Türkiye’deki sağlık reformunun küçük bir modelini ABD’de geliştirmeye çalıştığını ancak başarılı olmadığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Niyet halis olunca akıbet de hayır olur. Hayatın dinamizmi ne kadar iyi olursa, bizi sağlık sistemimizi sürekli daha da ileriye götürmeye, geliştirmeye güncellemeye yöneltiyor. Bu anlayışla doktorlarımız başta olmak üzere tüm sağlık personelimizin niteliğinin yükseltilmesinden yerli ilaç, aşı ve tıbbi cihaz üretimine kadar her alanda çok önemli çalışmalar içindeyiz” dedi.
YERLİ İLAÇ, AŞI VE CİHAZ ÜRETİMİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli ilaç, aşı ve cihaz üretimini, formülünün geliştirilmesinden nihai ürüne kadar tüm aşamalarıyla millî ve yerli hâle getirmekte kararlı olduklarını vurgulayarak, ilaçlar ve aşılar halkın hassasiyetlerine uygun şekilde üretilip, hizmete sunduğumuzda bu sorunun da aşılacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kamuda ve özel sektörde ilaç, aşı ve cihaz üretimlerinin gerçek anlamda millîleştirilmesi hususunda gizli bir direniş olduğunu da biliyorum. Ülkemiz açısından stratejik bir öncelik olarak gördüğümüz bu hususta atılan tüm adımları veya yapılan tüm engellemeleri çok daha yakından takip altına alacağımızın bilinmesini istiyorum” uyarısında bulundu.
Dünyada ortalama ömür süresi uzarken, sağlık başta olmak üzere çeşitli alanlarda ciddi çarpıklıkların da büyüdüğüne dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bir tarafta yüz milyonlarca insan açlıktan ölme tehdidiyle karşı karşıya, diğer tarafta ise obezitenin önemli bir sağlık sorunu hâline dönüştüğü yerler var başta Amerika olmak üzere. Bu çarpıklığın üzerinde hepimizin uzun uzun düşmesi gerekiyor. Aynı şekilde silahlanmaya harcanan paranın sadece bir kısmıyla dünyada ne aç, ne de temiz su sıkıntısı çeken kimsenin kalmayacağı gerçeğini de dikkate almalıyız. Günümüzde dev bir ekonomi hâline dönüşen sağlık endüstrisinin sadece bu maliyeti karşılayabilen ülkelere ve toplumlara çalışıyor olması da ayrı bir sorundur. Bu tür çarpıklıkların yol açtığı sosyal, siyasi, ekonomik kırılmaları dünyamızın geleceği için en büyük tehditlerden biri olarak görüyoruz. Birleşmiş Milletler’in daha adil, daha hakkaniyetli ve daha etkin bir yapıya kavuşturulması yönündeki çağrımızın sebeplerinden biri de işte budur.”
“DAHA ADİL BİR GELECEK KONUSUNDA ÜMİTLERİ CANLI TUTMAK HEPİMİZİN GÖREVİDİR”
İnsanların ve toplumların daha adil bir gelecek konusundaki ümitlerini canlı tutma görevinin bilim adamlarından önce siyasetçilerin sorumluluğunda olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama unutulmamalıdır ki, siyasetçilere de bilim adamları yol gösterir. Sizlerin çalışmalarının ışığında hep birlikte dünyamızı daha yaşanabilir hâle getireceğimize inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin hem kendi toprakları içinde hem de bölgesinde ve dünyada yaşanan hadiselere daima insan merkezli yaklaşan bir ülke olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de kahir ekseriyeti Suriyeli olmak üzere yaklaşık 4 milyon sığınmacı hayatını sürdürdüğünü, kurdukları sistemle sığınmacıların hepsinin tüm şehirlerde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyla aynı şartlarda sağlık hizmeti aldığını ve dünyada böyle bir hizmeti veren başka bir ülke bulunmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu kadar kritik bir dönemde işte her an havan toplarının, füzelerin atıldığı bir dönemde sağlıkçıların hastanelerde dur-durak bilmeden bu hizmeti vermeleri gerçekten her türlü takdirin üstündedir, onun için alkışlıyorum, tebrik ediyorum” dedi.
Türkiye’nin mültecilere yönelik yapılan hizmetleri büyük ölçüde tek başına yürüttüğünü, Suriye krizi boyunca Türkiye’nin attığı her adımda yalnız bırakıldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüşeceğini ve Suriye sınırında oluşturulacak güvenli bölgeye yönelik program, plan ve projeleri kendisine takdim edeceğini kaydetti.
“GEREKİRSE TEL ABYAD’LA RASULAYN ARASINDA MÜLTECİLER ŞEHRİNİ BİZ KURACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Diyeceğim ki bir uluslararası donörler toplantısı çağrısını siz yapın, yaptınız yaptınız, yapmadığınız takdirde bu çağrıyı ben yapacağım ve oldu oldu, olmadı Tel Abyad’la Rasulayn arasında gerekirse mülteciler şehrini veya şehirlerini biz kuracağız” diye konuştu.
“Suriye’nin petrol bölgelerini paylaşmak için yarışanlar, Türkiye’nin insani amaçlı girişimlerini engellemek için de her türlü baskıyı yapıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son 8 yıldır Suriyeli sığınmacılar için sınırlarına dikenli tel örgü çekmekten başka hiçbir iş yapmayanlar maalesef bugün de sığınmacıların vatan hasretini dindirecek çabalara mani oluyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda Pakistan’da yaşanan tren yangınında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa, Pakistan halkına da başsağlığı diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, “TÜSEB Teşvik Ödülü”ne layık görülen Prof. Dr. Safa Barış, Doç. Dr. Nurcan Tunçbağ ve Doç. Dr. Engin Özçivici ile “Aziz Sancar Bilim Ödülü”ne layık görülen Prof. Dr. Seza Özen, Prof. Dr. Özcan Erel’e ödüllerini takdim etti.