Değerli Samsun Kamuoyu ve Basın emekçileri,
TTB bütün sağlık meslek örgütleriyle birlikte iktidarı uyarmak, topluma bir kez daha gerçekleri ifade etmek için bugün yani 15 Nisan’da “YAŞAM HAKKIMIZDAN VAZGEÇMİYORUZ! ÖLÜMLERİ DURDURUN” sloganıyla eylemlilik kararlılığındadır.
Ankara’da Sağlık Bakanlığı, illerde ise Sağlık Müdürlükleri önünde ülkemizde pandemi kötü yönetimi sebebiyle oluşan bu kabusu hep birlikte durdurma çağrısı yapıyoruz.
Bu çığlık hepimizin.
Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz! Ölümleri durdurun!
TTB merkez konseyi ve Samsun Tabip Odası olarak toplum sağlığı için, bilimsel veriler ışığında önerilerimizi, uyarılarımızı bir yıldır yönetenlere ilettik.
Tüm baskılara, görmezden gelme çabalarına rağmen yurttaşlarımızın sağlığını koruma sorumluluğumuz gereği bilimsel gerçekleri ve yapılması gerekenleri hep söyledik. Ancak bir yıldır kulaklarını tıkayanların, ölümlere karşı kör olanların pandemiyi yönetmeme ya da yönetememesi sonucunda ortaya çıkan bu tablo kaygımızı kat be kat artırmıştır.
Bu basiretsizlik tablosu, her gün yüzlerce yurttaşımızın ölümüne sebep oluyor, binlerce sağlık çalışanını tükenmişliğe itiyor.
Eksik, yanlış, tutarsız politikalar, başarısız salgın yönetimi ne yazık ki ülkemizde pandeminin üçüncü ve en büyük pikine sebep olmuştur. En acısı da buna sebep olanların kendilerini değerlendirmeksizin tüm suçu ve kabahati yurttaşlarımızın üstüne atma gayretidir. Pandemi mücadelesi muktedirin zihninde en büyük zaafı göstermektedir.
Günlük vaka sayıları altmış binlere dayandı, can kayıpları gerçek rakamların ancak üçte birini yansıtan resmi rakamlara göre dahi iki yüz seksenlere ulaştı.
Hastanelerimiz COVİD-19 hastalarıyla doldu. Yeni açılan servisler dahi ihtiyacı karşılamaya yetmiyor, yoğun bakımlarda bir çok yerde boş yatak bulunamıyor.
Her gün çaresizlik içinde yeni ölümlere tanıklık etmekten tükeniyoruz. Bu tablodan sadece COVİD-19 hastaları değil, COVİD-19 dışı hastalarımız da mağdur oluyor, ertelenemez sağlık sorunları için gereken hizmete ulaşılamıyorlar.
Ve bizi yönetenlerin bu durum karşısında açıkladıkları tedbir; kısmi kapanma. Daha ne kadar söyleyeceğiz, ne kadar haykıracağız; böyle yarım yamalak tedbirlerle çok daha fenalık yapıyorsunuz. Yapıyormuş gibi yapıp hiçbir şey yapmıyorsunuz. Siz hiçbir şey yapmadığınız için her gün ama her gün bu ülkede Soma Maden faciası kadar insanımız ölüyor. Haftanın her günü bu ülkenin insanlarının facialar yaşamasına seyirci kalıyorsunuz. Covid 19 salgını sebebiyle 14 Nisan rakamlarına göre şu ana kadar 34 734 yurttaşımızı kaybettik. Değerli arkadaşlar bu şu demek; 17 Ağustos 1999 da Gölcük depreminde yaşamını yitirenlerin iki katı kadar kayıp demek. Soruyoruz; devlet etmenin sorumluluğu bu insanlarımızın hayatta kalması için gerekli tedbirleri almak değil midir? Yapıyormuş gibi davranarak sorumluluktan kaçamazsınız…
Değerli Samsun Kamuoyu,
Şu bilinmelidir ki tüm bu olanlar, her şey, herkesin gözü önünde oldu. Böyle olacağını başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere bütün yönetenler biliyordu. Ancak tüm uyarılarımıza rağmen gereken önlemleri almak yerine tabloyu seyretmekle yetindiler. Baştan beri yaptıkları gibi hala salgını yönetmek yerine algıyı yönetmeye çalışıyorlar. “aşı umudu tacirliği” yaparak insanları oyalıyorlar. Mızrak çuvala sığmayınca da “Maske-Mesafe-Hijyen” tekerlemesiyle suçu vatandaşlara atıyorlar.
Bizlerin bu tabloyu görmeye artık tahammülü kalmamıştır.
Yeter!
Bin defa yeter!
TTB ve Samsun Tabip Odası olarak iktidarı bir kere daha uyarıyoruz: Geç kaldınız, önlenebilir ölümleri önlemediniz! Her gün yüzlerce insanımızı kaybettiğimiz son durumda acil adımlar atılmalıdır:
Mevcut sağlık politikalarının başarısız olduğu artık kabul edilmeli; sağlığa bütüncül bakan toplum ve sağlık örgütlerinin katılımıyla dayanışma içerisinde yeni bir sağlık sistemi kurulmalıdır.
Pandemi ile mücadele, derhal geniş katılımlı yerel pandemi kurullarına devredilmelidir. Bu kurullara yerel yönetimler, sağlık emek ve meslek örgütleri ve toplum dahil edilmelidir.
Bilimsel kriterlere uygun filyasyon çalışmalarına hızla başlanıp salgının ilk kaynağına ulaşılmalı, bireyler hastalanmadan veya hastaneye gelmeden gerekli adımlar atılmalıdır.
Çalışanlar sosyal ve ekonomik hiçbir kayba uğratılmadan; AVM, fabrika, lokanta, atölye, şantiye gibi kalabalık ve kapalı alanlar derhal kapatılmalıdır. En az 14 gün, tercihen 28 gün zorunlu üretim alanları dışında çalışanlar hiçbir şekilde mağdur edilmeden çarklar durdurulmalıdır. Zorunlu üretim alanlarında çalışanlar için işyerine ulaşmada ve iş yerlerinde fiziksel önlemler alınmalı, dönüşümlü çalışma modelleri ile çalışma ortamlarında bulunan sayısı azaltılmalıdır.
Uluslararası dolaşım en aza indirgenmeli ve yalnızca çok gerekli şartlarda olmalı, yurtdışı seyahatlerinde 14 gün karantina uygulanmalıdır.
Aşılamada hedef toplumsal bağışıklık olmalıdır. Etkili bir aşılama programı uygulanmalıdır. Aşı temini ile ilgili süreç şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalı, toplumun önüne net bir aşı takvimi konulmalıdır. Mevcut durumda hızlı aşılama salgınla mücadelenin en önemli parçasıdır. Aşıda patenti ortadan kaldıracak uluslararası adımlar atılmalıdır.
Sağlık çalışanlarının mevcut pandeminin yükü yetmezmiş gibi iktidarın vurdumduymazlığıyla daha da tükendiği görülmelidir. COVID-19'un meslek hastalığı kabul edilmesi gibi basit bir adımın bile atılmaması halen bir ayıp olarak ortada durmaktadır. Halen atanmayı bekleyen ve KHK ile gerekçe gösterilmeden ihraç edilmiş tüm sağlık çalışanları hızla salgınla mücadelede yerlerini almalıdır. Sağlık çalışanları artık dinlenebilmelidir.
Bilim insanlarına çağrımızdır: Verilerin kamuoyu ile paylaşılmadığı, bağımsız bilimsel çalışmaların engellendiği şartlarda sınırlı sayıda da olsa eldeki mevcut verileri ile ülkenin, bölgelerin, risk gruplarının özgün durumlarının gösterilmesi gerekir. Bilim insanları yayın üretme konusunda Bakanlığın çizdiği çerçevenin dışına çıkmalıdır; TTB bilimsel sorumluluğu almaya hazırdır.
Topluma çağrımızdır: Sosyal haklarımızın korunması; temel gıda, su, ısınma, barınma, temizlik ihtiyaçlarınızın karşılanması salgınla mücadelede iktidarın görevidir, Temiz hava, güneş ve fiziksel hareketliliğinizi sağlayacak alanlar ve düzenlemeler organize etmek yine iktidarın sorumluluğundadır. Ekonomik çıkarlar için sağlığımızı hiçe atarak çalıştırıldığımız işyeri ortamlarına gitmemeyi talep etmek en doğal sağlık hakkı talebimizdir. Hareketliliği azaltıp bulaşı önlememiz için ekonomik destek, zamanında aşılanma, şeffaf bilgi edinme yurttaşlık haklarımızdır.
Uyarılarımıza rağmen yanlış sağlık politikalarında ısrar edilmesi, sosyal cinayettir.
Toplumun ve sağlık çalışanlarının canını ve sağlığını riske atan vurdumduymazlığına daha fazla tahammülümüz kalmamıştır.
Siyasi ve ekonomik çıkarları değil insanı önceleyin!
Artık tükendik, söylenecek sözümüzü tükettik. Çığlığımızla buradayız!
Bu çığlık hepimizin!
Kamuoyuna ve basına saygılarımızla duyururuz.
Türk Tabipleri Birliği / Samsun Tabip Odası
Türk Dişhekimleri Birliği
Türk Eczacıları Birliği
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası
Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği
Türk Hemşireler Derneği