MHP Grup Başkanvekili Erhan Usta, partinin kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in vefatının 21. yılına ilişkin, "O, Türklüğümüzün sembolü olarak yaşamış ve daima kalbimizde yaşayacaktır. Onun adı Sibirya'nın Türk ormanları, Türklerin Altay Dağı ve Tanrı Dağı'nda yaşamaktadır." ifadesini kullandı.
Usta, yayınladığı mesajda, Türk tarihinin, Türk milletinin vicdanında yetiştirdiği tarihi şahsiyetlerle dolu olduğunu vurguladı.
Tarihi şahsiyetlerin topluma yön gösterici olduğunu, yolunu aydınlattığını aktaran Usta, yaşadıkları zamanın dışına taşarak Türk tarihini adlarında, yaşamlarında, hatıralarında barındırarak günümüze kadar uzandığını belirtti.
Usta, 4 Nisan'ın Türk milliyetçiliği ülküsünü sistemleştirerek aksiyon haline getiren, fikir sahasından siyaset sahnesine taşıyan ve Türk milliyetçiliğini Milliyetçi Hareket Partisi ile tarihte ilk defa bir partinin programı ve dünya görüşü haline getiren "Başbuğ" Alpaslan Türkeş'in vefat tarihi olduğuna dikkate çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"4 Nisan 1997, yer gök ağlarken yetiştirmiş olduğu ülkücü evlatlarının kendisini ebedi aleme uğurladığı tarihtir. Düşünüşündeki yöntemi, duyuşundaki üslubu kavramak için hayatına bakanlar bir hayat mücadelesinin nasıl olması gerektiğini, mücadele azmini, kararlılığını, sabrını ve sonunda tevekkülü göreceklerdir. Mücadeleyle geçen seksen yıllık ömür, demir parmaklıkların ardında tabutluklarda direnen, sürgünlerde yılmayan, idam istemiyle yargılanıp yine de ayağa kalkan ve bunları Türk milliyetçiliğini haykırıp, doğruları söylediği için yaşayan bir kahramanın destansı hayat öyküsüdür."
Türkeş'in iki asırdır süren fikir ve felsefe arayışının sürdüğü Türk düşünce tarihine istikamet vermiş, milliyetçiliği milletle buluşturacak iman ve aşk dolu hareketin öncülüğünü yaptığına işaret eden Usta, şöyle devam etti:
"O, Türklüğümüzün sembolü olarak yaşamış ve daima kalbimizde yaşayacaktır. Onun adı Sibirya'nın Türk ormanları, Türklerin Altay Dağı ve Tanrı Dağı'nda yaşamaktadır. Kürşad'ın 40 çerisiyle tuğ kaldırdığı yerde onun da adı vardır. Bugün milyonlarca evladı 9 ışığın aydınlatmış olduğu yolda Türk tarihine bakmakta ve atalarına yaraşır şekilde Türk milliyetçiliğini haykırmaktadır. Başbuğ Alpaslan Türkeş Türkiye'ye, Türk milliyetçiliği ile hizmet etmenin adresi olarak Milliyetçi Hareket Partisi'ni emanet bırakmıştır. Eseri olan ülkücü kadrolar da tıpkı liderleri gibi milli varlığımıza yönelik tehditlerin arttığı en sıkıntılı anlarda gözlerini kırpmadan ortaya atılmakta, vatan sevgisinin sınavını ölüm karşısında şerefle vermektedir."
Usta, merhum başbuğlarının temsilcileri ve sevenlerinin, milliyetçi ülkücü hareketin dimdik ve inançla ayakta olduğunu ifade etti.
Erhan Usta, şunları kaydetti:
"Bu büyük millet merhum başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey'i de Türk tarihinin kahramanlar halkasının bir mücevheri olarak eminim ki asla ve asla unutmayacak, aziz hatırasını ilelebet yaşatacaktır. Cennet mekan başbuğumuz Alpaslan Türkeş Bey'i rahmet ve minnetle anarken, sözlerimi yine onun davamız için çizdiği sınırları gösteren şu sözleri ile bitirmek istiyorum. 'Bizim Türk milliyetçileri olarak davamız, Türk milletinin varlığını yüceltmek ve ebediyen devam ettirmek davasıdır. Bu fikrin, bu davanın üstünde başka bir fikir, başka bir dava yer alamaz. Türk milletinin varlığını korumak, yükseltmek ve onu ebediyen devam ettirmek fikrine hizmet etmeyen, bu fikre uygun olmayan hiçbir davranış, hiçbir hareket Türk milleti için meşru olamaz."
Usta, yayınladığı mesajda, Türk tarihinin, Türk milletinin vicdanında yetiştirdiği tarihi şahsiyetlerle dolu olduğunu vurguladı.
Tarihi şahsiyetlerin topluma yön gösterici olduğunu, yolunu aydınlattığını aktaran Usta, yaşadıkları zamanın dışına taşarak Türk tarihini adlarında, yaşamlarında, hatıralarında barındırarak günümüze kadar uzandığını belirtti.
Usta, 4 Nisan'ın Türk milliyetçiliği ülküsünü sistemleştirerek aksiyon haline getiren, fikir sahasından siyaset sahnesine taşıyan ve Türk milliyetçiliğini Milliyetçi Hareket Partisi ile tarihte ilk defa bir partinin programı ve dünya görüşü haline getiren "Başbuğ" Alpaslan Türkeş'in vefat tarihi olduğuna dikkate çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"4 Nisan 1997, yer gök ağlarken yetiştirmiş olduğu ülkücü evlatlarının kendisini ebedi aleme uğurladığı tarihtir. Düşünüşündeki yöntemi, duyuşundaki üslubu kavramak için hayatına bakanlar bir hayat mücadelesinin nasıl olması gerektiğini, mücadele azmini, kararlılığını, sabrını ve sonunda tevekkülü göreceklerdir. Mücadeleyle geçen seksen yıllık ömür, demir parmaklıkların ardında tabutluklarda direnen, sürgünlerde yılmayan, idam istemiyle yargılanıp yine de ayağa kalkan ve bunları Türk milliyetçiliğini haykırıp, doğruları söylediği için yaşayan bir kahramanın destansı hayat öyküsüdür."
Türkeş'in iki asırdır süren fikir ve felsefe arayışının sürdüğü Türk düşünce tarihine istikamet vermiş, milliyetçiliği milletle buluşturacak iman ve aşk dolu hareketin öncülüğünü yaptığına işaret eden Usta, şöyle devam etti:
"O, Türklüğümüzün sembolü olarak yaşamış ve daima kalbimizde yaşayacaktır. Onun adı Sibirya'nın Türk ormanları, Türklerin Altay Dağı ve Tanrı Dağı'nda yaşamaktadır. Kürşad'ın 40 çerisiyle tuğ kaldırdığı yerde onun da adı vardır. Bugün milyonlarca evladı 9 ışığın aydınlatmış olduğu yolda Türk tarihine bakmakta ve atalarına yaraşır şekilde Türk milliyetçiliğini haykırmaktadır. Başbuğ Alpaslan Türkeş Türkiye'ye, Türk milliyetçiliği ile hizmet etmenin adresi olarak Milliyetçi Hareket Partisi'ni emanet bırakmıştır. Eseri olan ülkücü kadrolar da tıpkı liderleri gibi milli varlığımıza yönelik tehditlerin arttığı en sıkıntılı anlarda gözlerini kırpmadan ortaya atılmakta, vatan sevgisinin sınavını ölüm karşısında şerefle vermektedir."
Usta, merhum başbuğlarının temsilcileri ve sevenlerinin, milliyetçi ülkücü hareketin dimdik ve inançla ayakta olduğunu ifade etti.
Erhan Usta, şunları kaydetti:
"Bu büyük millet merhum başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey'i de Türk tarihinin kahramanlar halkasının bir mücevheri olarak eminim ki asla ve asla unutmayacak, aziz hatırasını ilelebet yaşatacaktır. Cennet mekan başbuğumuz Alpaslan Türkeş Bey'i rahmet ve minnetle anarken, sözlerimi yine onun davamız için çizdiği sınırları gösteren şu sözleri ile bitirmek istiyorum. 'Bizim Türk milliyetçileri olarak davamız, Türk milletinin varlığını yüceltmek ve ebediyen devam ettirmek davasıdır. Bu fikrin, bu davanın üstünde başka bir fikir, başka bir dava yer alamaz. Türk milletinin varlığını korumak, yükseltmek ve onu ebediyen devam ettirmek fikrine hizmet etmeyen, bu fikre uygun olmayan hiçbir davranış, hiçbir hareket Türk milleti için meşru olamaz."