Yarın Sayın Genel Başkanımız bu konuyla ilgili açıklamayı yapacak parti adına"
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, "Demokratik hakkını kullanan, karşısına konmuş olan iki tercihten birine dair görüş bildirenleri, bu ülkenin milyonlarca vatandaşını 'terörist' ilan ediyorlar, gözleri dönmüş. Ne yaparsanız yapın, gece yarısı sinsice getirdiğiniz KHK'larla üniversiteden atmaya kalktığınız yüzlerce bilim insanı, 'hayır' dediği için gece uykularınızı kaçıran İrfan Değirmenci, bu ülkenin nice milyonlarca onurlu insanı, 'Türkiye' diyen bizler asla yılmayacağız." dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.
Toplantının ardından açıklamada bulunan Böke sözlerine, "Çok izleyen olmayabilir. Çünkü biz basın açıklaması saatimizi duyurduktan hemen sonra Bakanlar Kurulu'nun açıklama saati de hızla bizim saatimizle değiştirildi ama mutlaka bir yerlerde izleyenler vardır, hepinize sonsuz sevgi ve saygılarımızı iletiyorum." diyerek başladı.
Fırat Kalkanı Harekatı'nda şehit olan beş askerin cenazesinin bugün memleketlerine gönderildiğini anımsatan Böke, Türkiye'nin, sınır güvenliğini sağlamak için sınır ötesi operasyon yapma hakkının olduğuna dikkati çekti.
"Bizim için en önemli şey, 80 milyon vatandaşımızın can güvenliğidir. Bunun için de uluslararası hukukun gerektirdiği her şeyin yapılması gerekliliğinde hiçbir tereddüt yoktur." diyen Böke, Türkiye'nin, AK Parti'nin yanlış ve maceracı dış politikaları sonucunda, Suriye'de bir bataklığa gömüldüğünü ileri sürdü.
Böke, neredeyse her gün yürekleri yakan acı haberler alındığına işaret ederek, şehitlere Allah'tan rahmet, geride kalanlara ve Türkiye'ye sabır ve başsağlığı dileklerini iletti.
Hükümetin, bu yaşananlara dair bir açıklama yapmasını isteyen Böke, "Orada neler oluyor? Sınır ötesinde bizim çocuklarımız ne için savaşıyor ve şu anda ne durumdalar? Bunları açıklamak bir yana, maalesef dış politika, herhangi bir mantık çerçevesine sığınmaktan çok uzak, ülkenin çıkarlarını, çocuklarımızın canını ve güvenliğini değil, AKP'nin iç siyasetinin malzemesi olmuş durumda. Gözetmesi gereken 80 milyonun can güvenliğiyken, maalesef Türkiye'nin dış politikası AKP'nin iç siyasetine malzeme edilmeye devam ediyor." diye konuştu.
Böke, dış politikanın iç politikaya malzeme edilmesinin nasıl zararlara yol açtığının bir kaç yıldır görüldüğünü, Türkiye'nin ödediği bu büyük bedellerin son bulması gerektiğini bildirdi.
"GÖNÜL İSTERDİ Kİ YSK'DAN ÖĞRENSEYDİK"
Bu sorumsuz yaklaşımın şimdi de referandum kampanyası ekseninde sürdüğünü iddia eden Böke, "Bir uçak gezisinde verilen bir dış politika kararının, iki hafta sonra başka bir uçak gezisinde değişiyor olmasının, çok endişe verici olduğunu paylaşmak istiyoruz. Kimse çocuklarımızın, bizlerin can güvenliği üzerinden iç siyaset yapma hakkına sahip değildir." dedi.
Böke, çocukların canının iç siyasete malzeme edildiği bu çarpık düzenin devam etmesini istemediklerini ifade etti.
"Türkiye, aydınlık bir geleceğe imza atacağı hayırlı bir referandum sürecine resmi olarak girdi. Referandumun 16 Nisan'da yapılacağını gönül isterdi ki biz YSK'dan öğrenseydik ama YSK'dan değil, adı merkez medya olan ama çökmüş olan medya kuruluşlarının köşe yazılarından öğrendik." diyen Böke, saray rejiminin, kurumsal çöküşü ortaya çıkardığını ileri sürdü.
Böke, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu saray rejimi Merkez Bankasından YSK'ya, Anayasa Mahkemesine, Türkiye'de 80 milyonun hakkını, hukukunu, geleceğini, ekonomisini koruyan tüm kurumları yok etmiş durumda ama biz biliyoruz ki 16 Nisan'da herkes bu düzene 'hayır' diyecek. Biz biliyoruz ki Türkiye kazanacak ve bizler yeniden Cumhuriyet'i Cumhuriyet yapan, bizi düzene dahil eden bu değişiklikleri mutlaka kurumsal yapısıyla yeniden ayağa kaldıracağız. Bizim bu gördüğümüzü, bu düzene 'hayır' dendiği gerçeğini saray da görüyor. Dolayısıyla saray rejimi kampanyasını daha ilk günden itibaren korkutarak, tehdit ederek, bizleri terörize ederek yürütmek konusunda kararlı gözüküyor. Çünkü artık anlatacağı bir Türkiye hikayesi kalmadı, aydınlık, umut dolu, öz güvenli bir yarın anlatması mümkün değil, kendi hikayesi bitti."
"TERÖRİST İLAN EDECEK KADAR KORKUYORLAR"
Egemenliğin milletten alınıp, saraya verilmek istediğini, bunun için de korku, baskı ve tehdit yolunun izlendiğini iddia eden Böke, "16 Nisan'dan sonra Türkiye'de aydınlıkların başlayacağını onlar da görüyorlar. O yüzden de 'hayır' diyen akademisyenden, gazeteciden, televizyoncudan, siyasetçiden, emekçiden, kadından, erkekten, yıllarca bu ülkeye emek vermiş emeklilerden, şehit annelerinden bile 'terörist' ilan edecek kadar korkuyorlar." ifadesini kullandı.
Böke, bu korku sonucunda "hayır" diyen bilim insanlarının üniversiteden atıldığını, gazetecilerin, televizyoncuların işleriyle, onurları arasında tercih yapmaya zorlandığını öne sürdü.
Referandum sürecinin kurallarının, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile değiştirilerek, "Hep biz konuşalım, gerçekler sussun" denildiğini ileri süren Böke, gerçekler ortaya çıkarsa bu düzenin değişeceğini, Türkiye'nin kazanacağını söyledi.
Böke, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hayır kampanyasını daha ilk günden zorbalıkla engellemeye çalışıyorlar. Demokratik hakkını kullanan, karşısına konmuş olan iki tercihten birine dair görüş bildirenleri, bu ülkenin milyonlarca vatandaşını 'terörist' ilan ediyorlar, gözleri dönmüş. Ne yaparsanız yapın, gece yarısı sinsice getirdiğiniz KHK'larla üniversiteden atmaya kalktığınız yüzlerce bilim insanı, 'hayır' dediği için gece uykularınızı kaçıran İrfan Değirmenci, bu ülkenin nice milyonlarca onurlu insanı, 'Türkiye' diyen bizler asla yılmayacağız. Gerçekler konuşulacak. Siz sesimizi kıstığımızı zannedeceksiniz ama siz kısmaya çalıştıkça, herkes bizi daha çok duyacak. Türkiye kazanacak ve bugünden zaten kazanıyor. Terörist ilan etmeye kalktığımız bu millet, Cumhuriyeti yeniden ayağa kaldıracak, sizin çarpık düzeninizi, bu saray rejimini bitirecek ve yeniden aydınlık bir Türkiye hikayesini demokratik bir biçimde hep beraber yazacak. Siz bu değişimin başladığını gördüğünüz için korkuyorsunuz."
"KARŞIMIZA KONMUŞ SORU AÇIK"
Herkesin görevinin sandığa gitmek, bu demokratik hakkı hayırlı bir şekilde kullanmak ve sandıklara sahip çıkmak olduğunu belirten Böke, gençlere, "Sevgili gençler, lütfen üniversitelerinizden ayrılamayacağınız bir hafta sonuna denk gelen bu referandumda olduğunuz yerde oyunuzu kullanabilmek için kayıtlarınızı aldırmayı ihmal etmeyin. Siz varsanız, Türkiye'nin yarınları mutlaka aydınlık olacak, siz varsanız Türkiye Cumhuriyeti demokratikleşecek." diye seslendi.
Böke, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. "CHP'nin anayasa değişikliğiyle ilgili Anayasa Mahkemesine gidip gitmeyeceğinin" sorulması üzerine Böke, "Parti üst kurullarımızın hepsinde de bugünkü MYK'da da konu değerlendirilmeye devam ediyor. Yarın Sayın Genel Başkanımız bu konuyla ilgili açıklamayı yapacak parti adına." yanıtını verdi.
Böke, "CHP'nin referandum sürecindeki stratejisinin" sorulması üzerine, CHP'nin halkla birlikte siyaset yaptığını belirterek, şunları kaydetti:
"Bizim karşımıza konmuş olan soru çok açık, özgür, bağımsız, aydınlık bir Türkiye mi yoksa baskı, tehdit altında bir Türkiye mi? Bizim yüz yüze sormamız gereken sorular bunlar. Kalkınan, zenginleşen, bunu adil paylaşan bir Türkiye mi, yoksa yoksulluk, yokluk ve sosyal sorunlar içinde bir Türkiye mi? Bunu yüz yüze konuşmazsanız, zaten siyaset, siyaset olmaktan çıkar. Biz tüm bu soruların halkımızla beraber yanıtlarını arayacağımız görüşmelerle siyaset yapmaya devam edeceğiz."
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, "Demokratik hakkını kullanan, karşısına konmuş olan iki tercihten birine dair görüş bildirenleri, bu ülkenin milyonlarca vatandaşını 'terörist' ilan ediyorlar, gözleri dönmüş. Ne yaparsanız yapın, gece yarısı sinsice getirdiğiniz KHK'larla üniversiteden atmaya kalktığınız yüzlerce bilim insanı, 'hayır' dediği için gece uykularınızı kaçıran İrfan Değirmenci, bu ülkenin nice milyonlarca onurlu insanı, 'Türkiye' diyen bizler asla yılmayacağız." dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.
Toplantının ardından açıklamada bulunan Böke sözlerine, "Çok izleyen olmayabilir. Çünkü biz basın açıklaması saatimizi duyurduktan hemen sonra Bakanlar Kurulu'nun açıklama saati de hızla bizim saatimizle değiştirildi ama mutlaka bir yerlerde izleyenler vardır, hepinize sonsuz sevgi ve saygılarımızı iletiyorum." diyerek başladı.
Fırat Kalkanı Harekatı'nda şehit olan beş askerin cenazesinin bugün memleketlerine gönderildiğini anımsatan Böke, Türkiye'nin, sınır güvenliğini sağlamak için sınır ötesi operasyon yapma hakkının olduğuna dikkati çekti.
"Bizim için en önemli şey, 80 milyon vatandaşımızın can güvenliğidir. Bunun için de uluslararası hukukun gerektirdiği her şeyin yapılması gerekliliğinde hiçbir tereddüt yoktur." diyen Böke, Türkiye'nin, AK Parti'nin yanlış ve maceracı dış politikaları sonucunda, Suriye'de bir bataklığa gömüldüğünü ileri sürdü.
Böke, neredeyse her gün yürekleri yakan acı haberler alındığına işaret ederek, şehitlere Allah'tan rahmet, geride kalanlara ve Türkiye'ye sabır ve başsağlığı dileklerini iletti.
Hükümetin, bu yaşananlara dair bir açıklama yapmasını isteyen Böke, "Orada neler oluyor? Sınır ötesinde bizim çocuklarımız ne için savaşıyor ve şu anda ne durumdalar? Bunları açıklamak bir yana, maalesef dış politika, herhangi bir mantık çerçevesine sığınmaktan çok uzak, ülkenin çıkarlarını, çocuklarımızın canını ve güvenliğini değil, AKP'nin iç siyasetinin malzemesi olmuş durumda. Gözetmesi gereken 80 milyonun can güvenliğiyken, maalesef Türkiye'nin dış politikası AKP'nin iç siyasetine malzeme edilmeye devam ediyor." diye konuştu.
Böke, dış politikanın iç politikaya malzeme edilmesinin nasıl zararlara yol açtığının bir kaç yıldır görüldüğünü, Türkiye'nin ödediği bu büyük bedellerin son bulması gerektiğini bildirdi.
"GÖNÜL İSTERDİ Kİ YSK'DAN ÖĞRENSEYDİK"
Bu sorumsuz yaklaşımın şimdi de referandum kampanyası ekseninde sürdüğünü iddia eden Böke, "Bir uçak gezisinde verilen bir dış politika kararının, iki hafta sonra başka bir uçak gezisinde değişiyor olmasının, çok endişe verici olduğunu paylaşmak istiyoruz. Kimse çocuklarımızın, bizlerin can güvenliği üzerinden iç siyaset yapma hakkına sahip değildir." dedi.
Böke, çocukların canının iç siyasete malzeme edildiği bu çarpık düzenin devam etmesini istemediklerini ifade etti.
"Türkiye, aydınlık bir geleceğe imza atacağı hayırlı bir referandum sürecine resmi olarak girdi. Referandumun 16 Nisan'da yapılacağını gönül isterdi ki biz YSK'dan öğrenseydik ama YSK'dan değil, adı merkez medya olan ama çökmüş olan medya kuruluşlarının köşe yazılarından öğrendik." diyen Böke, saray rejiminin, kurumsal çöküşü ortaya çıkardığını ileri sürdü.
Böke, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu saray rejimi Merkez Bankasından YSK'ya, Anayasa Mahkemesine, Türkiye'de 80 milyonun hakkını, hukukunu, geleceğini, ekonomisini koruyan tüm kurumları yok etmiş durumda ama biz biliyoruz ki 16 Nisan'da herkes bu düzene 'hayır' diyecek. Biz biliyoruz ki Türkiye kazanacak ve bizler yeniden Cumhuriyet'i Cumhuriyet yapan, bizi düzene dahil eden bu değişiklikleri mutlaka kurumsal yapısıyla yeniden ayağa kaldıracağız. Bizim bu gördüğümüzü, bu düzene 'hayır' dendiği gerçeğini saray da görüyor. Dolayısıyla saray rejimi kampanyasını daha ilk günden itibaren korkutarak, tehdit ederek, bizleri terörize ederek yürütmek konusunda kararlı gözüküyor. Çünkü artık anlatacağı bir Türkiye hikayesi kalmadı, aydınlık, umut dolu, öz güvenli bir yarın anlatması mümkün değil, kendi hikayesi bitti."
"TERÖRİST İLAN EDECEK KADAR KORKUYORLAR"
Egemenliğin milletten alınıp, saraya verilmek istediğini, bunun için de korku, baskı ve tehdit yolunun izlendiğini iddia eden Böke, "16 Nisan'dan sonra Türkiye'de aydınlıkların başlayacağını onlar da görüyorlar. O yüzden de 'hayır' diyen akademisyenden, gazeteciden, televizyoncudan, siyasetçiden, emekçiden, kadından, erkekten, yıllarca bu ülkeye emek vermiş emeklilerden, şehit annelerinden bile 'terörist' ilan edecek kadar korkuyorlar." ifadesini kullandı.
Böke, bu korku sonucunda "hayır" diyen bilim insanlarının üniversiteden atıldığını, gazetecilerin, televizyoncuların işleriyle, onurları arasında tercih yapmaya zorlandığını öne sürdü.
Referandum sürecinin kurallarının, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile değiştirilerek, "Hep biz konuşalım, gerçekler sussun" denildiğini ileri süren Böke, gerçekler ortaya çıkarsa bu düzenin değişeceğini, Türkiye'nin kazanacağını söyledi.
Böke, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hayır kampanyasını daha ilk günden zorbalıkla engellemeye çalışıyorlar. Demokratik hakkını kullanan, karşısına konmuş olan iki tercihten birine dair görüş bildirenleri, bu ülkenin milyonlarca vatandaşını 'terörist' ilan ediyorlar, gözleri dönmüş. Ne yaparsanız yapın, gece yarısı sinsice getirdiğiniz KHK'larla üniversiteden atmaya kalktığınız yüzlerce bilim insanı, 'hayır' dediği için gece uykularınızı kaçıran İrfan Değirmenci, bu ülkenin nice milyonlarca onurlu insanı, 'Türkiye' diyen bizler asla yılmayacağız. Gerçekler konuşulacak. Siz sesimizi kıstığımızı zannedeceksiniz ama siz kısmaya çalıştıkça, herkes bizi daha çok duyacak. Türkiye kazanacak ve bugünden zaten kazanıyor. Terörist ilan etmeye kalktığımız bu millet, Cumhuriyeti yeniden ayağa kaldıracak, sizin çarpık düzeninizi, bu saray rejimini bitirecek ve yeniden aydınlık bir Türkiye hikayesini demokratik bir biçimde hep beraber yazacak. Siz bu değişimin başladığını gördüğünüz için korkuyorsunuz."
"KARŞIMIZA KONMUŞ SORU AÇIK"
Herkesin görevinin sandığa gitmek, bu demokratik hakkı hayırlı bir şekilde kullanmak ve sandıklara sahip çıkmak olduğunu belirten Böke, gençlere, "Sevgili gençler, lütfen üniversitelerinizden ayrılamayacağınız bir hafta sonuna denk gelen bu referandumda olduğunuz yerde oyunuzu kullanabilmek için kayıtlarınızı aldırmayı ihmal etmeyin. Siz varsanız, Türkiye'nin yarınları mutlaka aydınlık olacak, siz varsanız Türkiye Cumhuriyeti demokratikleşecek." diye seslendi.
Böke, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. "CHP'nin anayasa değişikliğiyle ilgili Anayasa Mahkemesine gidip gitmeyeceğinin" sorulması üzerine Böke, "Parti üst kurullarımızın hepsinde de bugünkü MYK'da da konu değerlendirilmeye devam ediyor. Yarın Sayın Genel Başkanımız bu konuyla ilgili açıklamayı yapacak parti adına." yanıtını verdi.
Böke, "CHP'nin referandum sürecindeki stratejisinin" sorulması üzerine, CHP'nin halkla birlikte siyaset yaptığını belirterek, şunları kaydetti:
"Bizim karşımıza konmuş olan soru çok açık, özgür, bağımsız, aydınlık bir Türkiye mi yoksa baskı, tehdit altında bir Türkiye mi? Bizim yüz yüze sormamız gereken sorular bunlar. Kalkınan, zenginleşen, bunu adil paylaşan bir Türkiye mi, yoksa yoksulluk, yokluk ve sosyal sorunlar içinde bir Türkiye mi? Bunu yüz yüze konuşmazsanız, zaten siyaset, siyaset olmaktan çıkar. Biz tüm bu soruların halkımızla beraber yanıtlarını arayacağımız görüşmelerle siyaset yapmaya devam edeceğiz."