Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı’na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda milletvekillerine ve partililere hitaben bir konuşma yaptı.
Toplantının partileri ve ülke için hayırlara vesile olması temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldığı son parti grup toplantısından bugüne geçen süre içinde iştirak ettiği programlar ve yaptığı görüşmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu.
“CUMHURİYETİ LAFLA DEĞİL, İCRAATLA KUTLUYORUZ”
İstanbul Havalimanının açılışına işaret ederek Cumhuriyetin 95. Yıl dönümünü, Cumhuriyete yakışan bir eserin açılışıyla, gerçek manada kutladıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyeti lafla değil, icraatla kutladıklarını söyledi.
Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunun yeni havalimanında gerçekleştirilmesini bahane ederek açılışa ve resepsiyona gelmeyenler olduğuna ve bu yöndeki açıklamalarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Neymiş, Cumhuriyet Bayramının bu tür resepsiyonları sadece Ankara’da kutlanırmış; bu nasıl bir anlayıştır? Sen yeter ki gönlünü bu işe ver. Ama sende gönül olmadıktan sonra bahane bulmak kolay” diye konuştu.
Havalimanının inşasının 2015 yılının Mayıs ayında başlanarak 42 ayda tamamlandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2006’ta temeli atılan Berlin Havalimanının inşasının hâlâ devam ettiğine, Alman medyasının, “Buradan 3 kat, 4 kat büyük olan İstanbul Havalimanı bitti, Berlin ne hâlde?” şeklindeki eleştirilerine dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, havalimanının yatırım bedelinin 10 milyar 247 milyon Avro, sözleşme süresince devlete ödenecek kira bedelinin 22 milyar 152 milyon Avro olduğuna ve toplam 32,4 milyar Avroluk ekonomik büyüklüğü Türkiye kazandırdığına değindi ve şöyle konuştu: “Türkiye bu, AK Parti iktidarı bu, bunları biz böyle yaptık, bugünlere böyle geldik. Ama ana muhalefetin başındakilerin böyle bir derdi, böyle anlayışı, böyle bir mantığı var mı? Yok. Bunlar bir defa böyle bir bütçe mantığından, böyle bir gelirlerin çeşitlendirilmesi, yatırımların çeşitlendirilmesi, bu tür şeylerden anlamazlar, bunlar sadece kurusıkı atarlar, bizde bu yok.”
Bu büyük sevinci Cumhuriyet Bayramı’na denk getirmek için, yüklenici firmaları zorlayıp teşvik ettiklerini, onların da gece gündüz çalışarak açılışı 29 Ekim tarihine yetiştirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, havalimanının birkaç ay içinde tam kapasiteyle faaliyete geçeceğini açıkladı.
“29 EKİM TARİHİ MUTLAKA ANLAMINA UYGUN ŞEKİLDE YÂD EDİLMELİ”
29 Ekim tarihinin, diğer millî bayramlar gibi, mutlaka anlamına uygun şekilde yâd edilmesi gereken önemli bir gün olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizde, yıllarca milletimizin pek çok ortak değeri gibi, Gazi Mustafa Kemal’i Cumhuriyet Bayramımızı, Zafer Bayramımızı da kendi tekellerine almaya çalışan bir kesim vardır” dedi.
Bu kesimin ne Cumhuriyete ne millete ne de ülkeye en küçük bir faydalarının dokunmadığını, en küçük bir hizmetlerinin geçmediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam tersine, ülkenin ve milletin hayrına atılan ne adım varsa, hepsine de karşı çıkmış, hepsini de engellemeye çalışmışlardır. Biz bunlara salon cumhuriyetçisi, gardırop Atatürkçüsü diyoruz” diye konuştu.
Yıllarca cumhur ile Cumhuriyet’i, gazi ile Atatürk’ü birbirinden uzaklaştırarak gizli iktidarlarını korumaya çalışan bu zihniyetin, sözleri ve eylemleriyle milleti her zaman aşağıladığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı zihniyetin milleti tarihinden ve değerlerinden kopartarak kimliksiz, kişiliksiz, sadece şekilden ibaret bir batıcılığa mahkûm etmek istediğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ezandan başörtüsüne kadar milletimizin tüm değerleriyle uğraşmalarının sebebi de budur. 1960 darbesinin de, 1980 darbesinin de, 28 Şubat muadelesinin de, benzeri diğer girişimlerin de gerisinde hep bu baskıcı, bu dikta heveslisi, jakoben kafa vardır” şeklinde konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin, (CHP) bu zihniyetin siyasetteki en önemli temsilcisi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu partinin geçmişte iktidar dönemlerinde Atatürk’ün ismini ve resmini pullardan ve paralardan kaldırıp okul sınıflarındaki tablolardan resmini kaldırdığını ve yerlerine de İsmet İnönü’nün resmini koyduğunu hatırlattı.
Genç nesil bilmediği için bunları anlatmaya mecbur olduklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hadi bunu nereye koyacaksın Bay Kemal, hadi izah et bakalım? Bir taraftan Atatürkçüyüm diyeceksin, öbür taraftan da pulda, parada, sınıflardaki, devlet resmî dairelerdeki bütün Atatürk’e ait tabloları kaldıran sizdiniz, siz; bunları biliyoruz. Bunları anlatacağız, anlatacağız. CHP’nin o kirli yüzünü herkesin bilmesi lazım, o gerçek yüzünü herkesin bilmesi lazım” diye ekledi.
17 yıldır da bu zihniyetin kendileriyle uğraştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 Temmuz darbe girişiminin, amacı ve gerisindeki güçler itibariyle ülkemizdeki diğer darbelerden hiçbir farkı yoktur; sadece onlardan daha sinsi ve alçakça yöntemlerle yapılmıştır. Hamdolsun milletimizin desteğiyle meydanı bu kifayetsizlere bırakmadık” vurgusunda bulundu.
İstanbul Havalimanının açılışını 29 Ekim’de yapmalarının ve Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunu havalimanında vermelerinin bu zihniyet tarafından eleştirildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı zihniyetin, andımız tartışması üzerinden de ülkeye ve millete mensubiyetlerini sorgulamaya cüret ettiklerini söyledi. “Bu salon cumhuriyetçilerine, bizim 2023 hedeflerimizle müşahhas hâle getirdiğimiz eser cumhuriyeti, hizmet cumhuriyeti çok yabancı geliyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çevrelerin, bölgede Türkiye’yle rekabet hâlinde olan çevrelerin kullandıkları iddiaları alıp kendilerine karşı tekrarladığını kaydetti.
Bu çevrelerin andımız meselesini köpürterek milletle aralarına nifak sokacaklarını sandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak, bunu yaparken kendilerini, gerçekten gülünç, hatta trajikomik durumlara düşürüyorlar. Mesela son günlerde kara önlükler giyip sokaklara dökülen koca koca adamlar gördük. Çok garibime gitti. And metnini okuyacağım derken saçmalayıp çocukların önünde rezil duruma düşünlere şahit olduk” sözlerine yer verdi.
“BİZİM CUMHURİYETÇİLİĞİMİZİN ÖLÇÜSÜ BU ÜLKEYE YAPTIĞIMIZ HİZMETLERDİR”
Konuşmasında, “Buradan bir kez daha tekrarlıyorum. Bizim cumhuriyetçiliğimizin ölçüsü, bu ülkeye ve millete yaptığımız hizmetlerdir, kazandırdığımız eserlerdir” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim Atatürk’e olan saygımızın ölçüsü, İstiklal Harbimizin başkomutanı ve tarihi süreklilik içinde taze bir nefes olarak gördüğümüz yeni devletimizin kurucusu olmasıdır. Bizim Türklüğümüzün ölçüsü tek parti devrinden kalma bir metin değil, milletimizin gönlündeki yerimizdir. Ta Moğolistan’da oradaki o bütün harabe hâline gelmiş olan yerleri ayağa kaldıran biziz, biz. Daha önce de söylediğimiz gibi, bizim tek andımız İstiklal Marşımızdır, bundan tavizimiz yok. Her tarihi süreç gibi, cumhuriyetimizin ilk döneminin de doğrusu yanlışı, eksiği fazlası olabilir. Daha iyiye, daha güzele ulaşmak için bunların muhasebesini yapmak başka bir şeydir, körü körüne tabi olmak veya körü körüne husumet beslemek başka şeydir. Biz bu iki yanlışa da sapmadık, sapmayacağız. Türkiye’ye ve Türk Milletine hizmet etmek için ne gerekiyorsa onu yapacak, o yoldan gideceğiz” açıklamasında bulundu.
“SURİYE MESELESİNİ ÇÖZMEDEN GELECEĞİMİZE GÜVENLE BAKAMAYIZ”
“Suriye meselesini, çözmeden Türkiye’nin geleceğine güvenle bakamayız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemize yönelik asırlık niyetlerin prova sahası hâline dönüşen Suriye’de, yeniden istikrarı, güveni, huzuru sağlamak, kendi çıkarlarımızla birlikte kardeşlerimize karşı vefamızın da bir gereğidir.”
Türkiye’nin; Suriye’nin toprak bütünlüğüne, Suriye halkının kendi kendini yönetme ve kendi geleceğini belirleme hakkına saygısı konusunda en küçük bir şüphenin bulunmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, bu anlayışla, çok uzun bir süre Suriye’deki krizin, ülkenin kendi dinamikleriyle çözülmesini temenni ettik. Ancak, bir süre sonra, bölgemizle ve hatta ülkemizle ilgili planları, hevesleri olan herkesin elinin Suriye’nin içinde olduğunu gördük” ifadelerini kullandı.
Sadece bu kadarla kalınmadığını, sınırların hemen diğer tarafındaki terör örgütlerinin Türkiye topraklarına saldırdığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimi sınır hattımızda tacizler, kimi de büyükşehirlerimizde canlı bomba saldırıları şeklinde süren bu terör eylemleri karşısında elimiz kolumuz bağlı bir şekilde beklememiz herhalde düşünülemezdi” dedi.
15 Temmuz darbe girişiminin gerisindeki amaçlardan birinin de, Türkiye’yi Suriye ve Irak üzerinden yürütülen bu büyük proje karşısında pasif duruma düşürmek olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de güven ve huzur ortamını bizzat sağlayacak adımları atma dışında bir alternatif kalmadığını gördüklerini, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarını gerçekleştirdiklerini söyledi.
“SURİYE MESELESİNDE ULUSLARARASI TOPLUMUN DAHA GÜÇLÜ BİR DURUŞ SERGİLEMESİNİ TEMİN EDECEĞİZ”
Bu harekâtlar esnasında ve sonrasında gösterilen özenin ve bölge halkının teveccühünün, Türkiye’nin niyetleriyle ilgili uzun süredir tedavülde olan ithamları boşa çıkardığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hem uluslararası toplum hem de Arap kardeşlerimiz, ülkemizin hangi amaçla oraya gittiğini gayet iyi anladı” diye konuştu.
İdlib’te büyük bir insani kriz yaşanmasının önüne geçerek, Türkiye’nin Suriye halkının gerçek manada yanında olduğunu bir kez daha ispatladıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da gerçekleştirdikleri dörtlü zirve ile bu uzlaşma zeminini genişletme yolunda önemli bir adım attıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “İnşallah bundan sonra Suriye meselesinde uluslararası toplumun daha güçlü bir duruş sergilemesini temin edeceğiz. Diğer yandan, DEAŞ’ın, belli mahfiller tarafından yeniden eğitilen ve bölgeye yayılan elemanları vasıtasıyla, âdeta hortlatılmaya çalışıldığını biliyoruz. Bölgedeki hedeflerine ulaşmak için ayrım gözetmeksizin tüm terör örgütlerini manivela olarak kullanan bir odak, şimdi bu iğrenç oyunu yeniden sahnelemeye çalışıyor. Ne bölge halkının, ne de dünya kamuoyunun bu DEAŞ oyununu yutmayacağına inanıyoruz. Bir yandan rejimi kışkırtarak diğer yandan DEAŞ’ı hortlatarak önce İdlib’i, sonra tüm Suriye’yi yeniden kana ve ateşe boğmak isteyenlere izin vermeyeceğiz. Sadece bununla kalmayacak, Fırat’ın doğusundaki terör yapılanmasını da çökerteceğiz. Bu konuyla ilgili hazırlıklarımızı, planlarımızı, programlarımızı tamamladık. Hatta geçtiğimiz günlerde, terör örgütüne yönelik fiili müdahalelerimizi de başlattık. Yakında, daha kapsamlı ve etkili operasyonlarla, terör örgütünün tepesine bineceğiz. Hep söylediğim gibi, bir gece ansızın gelebiliriz.”
“TÜRKİYE’NİN TERÖR ÖRGÜTLERİ KARŞISINDAKİ İLKELİ DURUŞU, HER GEÇEN GÜN DAHA ÇOK TAKDİR TOPLUYOR”
Tunceli’de iki askerin, bölücü terör örgütüne yönelik operasyonda donarak şehit olmasına değinerek İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun konu ile ilgili bütün detaylarını paylaştığı bir basın toplantısı düzenlediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP genel başkanının olayla ilgili açıklamalarına dikkat çekti. Söz konusu parti liderinin buradan kendine bir rant elde etmeye çalıştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dedesinin Sarıkamış’ta tüfeğine sarılı olarak ve donarak şehit olduğunu aktardı.
“Şahadetin içinde kurşunla şahadete yürümek de var, donarak şahadete yürümek de var” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin teçhizatının, elbisesinden uyku tulumuna, yiyeceğinden giyeceğine kadar dünyadaki en modern ordulardaki malzemeler olduğunu söyledi. Söz konusu parti liderinin buradan birkaç oy alma gayesiyle milleti kandırmaya kalktığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ülkeyi, bu devleti senin küçümsemeye hakkın yok. Ama senin şahadet diye bir anlayışın yok, böyle bir derdin yok” sözlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şu değerlendirmelerde bulundu: “Zaten bittin, gittin, gidiyorsun, bir şey yapamayacaksın. Ama dürüst ol, hiç olmazsa şehitlerimizin üzerinden rant elde etmeye çalışma. Sen 15 Temmuz gecesi de tankların gölgesinde kaçarak Bakırköy Belediyesine sığınan adamsın. Senin biz karakterini artık biliyoruz. Çünkü bütün bunlar cibilliyet meselesi, seni iyi tanıyoruz ve bu millet seni her geçen gün daha iyi tanıyor. İnşallah 31 Mart artık bu yürüyüşün sonu olacak, CHP de kurtulacak, millet de senden kurtulacak.”
Türkiye’nin terör örgütleri karşısındaki ilkeli duruşunun, her geçen gün daha çok takdir topladığını, artık operasyonlarını herkese rağmen değil, pek çok ülkenin ve toplumun desteğini alarak yürüttüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz Hakka teslimiz, halkımıza da güveniyoruz, gerisi sadece zaman ve zemin meselesidir” dedi.
“MİLLETİMİZİN GÖNLÜNE GİREMEZSEK, SEÇİM SANDIĞINDAN NE ÇIKTIĞININ BİR ÖNEMİ KALMAZ”
2019 Mart’ında yapılacak mahalli seçimlere işaret ederek AK Parti’nin bu seçimden de mümkün olan en yüksek oy oranıyla çıkmak durumunda olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçmişte, en küçük bir belirsizlik havasında dahi, kendi köşesinde oturuyor gibi gözükenlerin nasıl pençelerini çıkartıp üzerimize saldırmaya hazırlandıklarına defalarca şahit olduk. İçeride siyasi rövanş hırsıyla, dışarıda ülkemize diz çökertme hevesiyle yanıp tutuşanların hezeyanlarını asla unutmadık, unutmayacağız” şeklinde konuştu.
“Milletimizin gönlüne giremezsek, seçim sandığından ne çıktığının bir önemi kalmaz” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan kendilerine, AK Parti’nin sırtında ikbal arayan değil, yaşadığı yerde halkıyla bütünleşmiş, onun derdiyle dertlenen, sevinciyle sevinen, yüreğinde hizmet aşkı ve kafasında projeleri olan adayların lazım olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin grup toplantısı çıkışında basın mensuplarının sorularını cevapladı.
“İSİMLER ÜZERİNDEN SPEKÜLASYONLARA GİRMEYİ DOĞRU BULMUYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Melih Gökçek'in MHP'den Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak gösterileceği yönündeki haberleri nasıl değerlendirdiği sorusuna cevaben şunları söyledi: “Seçim süreci içerisindeyiz. Yerel seçimlerin nasıl yapılacağı, aday adaylıkların nasıl olacağı, bunların hepsi bellidir. Şu andaki adaylık tespitleri, müracaatlar, bunlar bizim yerel yönetimler başkanlığımız tarafından alınıyor ve bu tespitler yapıldıktan sonra da gerekli değerlendirmeleri bizim yerel yönetimlerden sorumlu başkanlığımız yapar. Yani isimler üzerinden bu noktada spekülasyonlara girmeyi doğru bulmuyorum. Melih Bey, benim 1994'ten beri yol ve dava arkadaşım. Bu yol ve dava arkadaşlığımızda bugüne kadar beraber geldik. Bundan sonra da beraber gideceğimizi zannediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kabine revizyonu ve bakanlık sayısının düşürülmesi konuşuluyor. Mevcut bakanlardan belediye başkanlığına aday olabilir mi?” sorusuna ise, “Medya sürekli bu tür revizyonları yapar, biz de onlardan öğreniriz. Şu anda gündemimizde böyle bir şey söz konusu değil. Bakanlık sayılarımızda aynı şekilde böyle bir şey söz konusu değil. Biz zaten bakanlık sayılarını düşürmek suretiyle yeni bir sistem inşa ettik. Bunu da bu şekilde sürdüreceğiz. Ama bunlar tabii olmaz değil, yeri geldiğinde bu tür şeyler de olabilir. Ama şu an gündemimizde böyle bir şey yok” şeklinde cevap verdi.
CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİ
Kaşıkçı cinayetiyle ilgili yaşanan gelişmelerle ilgili soruya verdiği cevapta Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Dün bizim başsavcımız onlara, suçun işlendiği yerin İstanbul olması hasebiyle İstanbul'da da yargılanabileceğini kendilerine ifade etti. Tabii yönelttiği bazı sorular var, daha önce de ifade ettiğim gibi: Bir; gelen 15 kişilik grubu gönderen kim? Yani bir Suudi başsavcısı olarak sizin sorgulamanız lazım, çıkarmanız lazım. İki; bu öldürme olayının, kesinlikle 18 kişinin içinde olduğu bir defa belli. Bunu da sizin çıkarmanız lazım. Dışişleri Bakanınızın söylediği bir söz var, nedir o? 'Yerli iş birlikçilere teslim ettik.' O zaman bu yerli iş birlikçilere teslim edildiğini de yine gerek Suudi Dışişleri Bakanı gerekse bu 18 kişilik grubun ortaya koyması lazım. Yerli iş birlikçi kimse, bilelim. Bunu da biz çıkartırız. Bu işi böyle ortada bırakamayız. Ortada bırakırsak bizim insanlığa karşı ortak bir borcumuz olur. Vicdani bir borcumuz olur, bunun altından adalet mekanizmaları olarak da siyaset mekanizmaları olarak da kalkamayız. Artık bunu çözmek gerekiyor, ipe un sermenin anlamı yok. Veyahut da bunun altından birilerini kurtarmanın da anlamı yok."
“Soruşturma sonuçları, yönelttiğiniz sorulara yanıt verebilecek bir aşamaya geldi mi?” sorusuna verdiği cevapta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan Başsavcısı’nın İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ile bugün saat 11.00'de bir araya geleceğini ve görüşeceklerini hatırlatarak, “Ama bugünkü görüşmelerinin neticesinin ne olduğunu henüz bilmiyorum” diye ekledi.
Toplantının partileri ve ülke için hayırlara vesile olması temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldığı son parti grup toplantısından bugüne geçen süre içinde iştirak ettiği programlar ve yaptığı görüşmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu.
“CUMHURİYETİ LAFLA DEĞİL, İCRAATLA KUTLUYORUZ”
İstanbul Havalimanının açılışına işaret ederek Cumhuriyetin 95. Yıl dönümünü, Cumhuriyete yakışan bir eserin açılışıyla, gerçek manada kutladıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyeti lafla değil, icraatla kutladıklarını söyledi.
Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunun yeni havalimanında gerçekleştirilmesini bahane ederek açılışa ve resepsiyona gelmeyenler olduğuna ve bu yöndeki açıklamalarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Neymiş, Cumhuriyet Bayramının bu tür resepsiyonları sadece Ankara’da kutlanırmış; bu nasıl bir anlayıştır? Sen yeter ki gönlünü bu işe ver. Ama sende gönül olmadıktan sonra bahane bulmak kolay” diye konuştu.
Havalimanının inşasının 2015 yılının Mayıs ayında başlanarak 42 ayda tamamlandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2006’ta temeli atılan Berlin Havalimanının inşasının hâlâ devam ettiğine, Alman medyasının, “Buradan 3 kat, 4 kat büyük olan İstanbul Havalimanı bitti, Berlin ne hâlde?” şeklindeki eleştirilerine dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, havalimanının yatırım bedelinin 10 milyar 247 milyon Avro, sözleşme süresince devlete ödenecek kira bedelinin 22 milyar 152 milyon Avro olduğuna ve toplam 32,4 milyar Avroluk ekonomik büyüklüğü Türkiye kazandırdığına değindi ve şöyle konuştu: “Türkiye bu, AK Parti iktidarı bu, bunları biz böyle yaptık, bugünlere böyle geldik. Ama ana muhalefetin başındakilerin böyle bir derdi, böyle anlayışı, böyle bir mantığı var mı? Yok. Bunlar bir defa böyle bir bütçe mantığından, böyle bir gelirlerin çeşitlendirilmesi, yatırımların çeşitlendirilmesi, bu tür şeylerden anlamazlar, bunlar sadece kurusıkı atarlar, bizde bu yok.”
Bu büyük sevinci Cumhuriyet Bayramı’na denk getirmek için, yüklenici firmaları zorlayıp teşvik ettiklerini, onların da gece gündüz çalışarak açılışı 29 Ekim tarihine yetiştirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, havalimanının birkaç ay içinde tam kapasiteyle faaliyete geçeceğini açıkladı.
“29 EKİM TARİHİ MUTLAKA ANLAMINA UYGUN ŞEKİLDE YÂD EDİLMELİ”
29 Ekim tarihinin, diğer millî bayramlar gibi, mutlaka anlamına uygun şekilde yâd edilmesi gereken önemli bir gün olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizde, yıllarca milletimizin pek çok ortak değeri gibi, Gazi Mustafa Kemal’i Cumhuriyet Bayramımızı, Zafer Bayramımızı da kendi tekellerine almaya çalışan bir kesim vardır” dedi.
Bu kesimin ne Cumhuriyete ne millete ne de ülkeye en küçük bir faydalarının dokunmadığını, en küçük bir hizmetlerinin geçmediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam tersine, ülkenin ve milletin hayrına atılan ne adım varsa, hepsine de karşı çıkmış, hepsini de engellemeye çalışmışlardır. Biz bunlara salon cumhuriyetçisi, gardırop Atatürkçüsü diyoruz” diye konuştu.
Yıllarca cumhur ile Cumhuriyet’i, gazi ile Atatürk’ü birbirinden uzaklaştırarak gizli iktidarlarını korumaya çalışan bu zihniyetin, sözleri ve eylemleriyle milleti her zaman aşağıladığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı zihniyetin milleti tarihinden ve değerlerinden kopartarak kimliksiz, kişiliksiz, sadece şekilden ibaret bir batıcılığa mahkûm etmek istediğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ezandan başörtüsüne kadar milletimizin tüm değerleriyle uğraşmalarının sebebi de budur. 1960 darbesinin de, 1980 darbesinin de, 28 Şubat muadelesinin de, benzeri diğer girişimlerin de gerisinde hep bu baskıcı, bu dikta heveslisi, jakoben kafa vardır” şeklinde konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin, (CHP) bu zihniyetin siyasetteki en önemli temsilcisi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu partinin geçmişte iktidar dönemlerinde Atatürk’ün ismini ve resmini pullardan ve paralardan kaldırıp okul sınıflarındaki tablolardan resmini kaldırdığını ve yerlerine de İsmet İnönü’nün resmini koyduğunu hatırlattı.
Genç nesil bilmediği için bunları anlatmaya mecbur olduklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hadi bunu nereye koyacaksın Bay Kemal, hadi izah et bakalım? Bir taraftan Atatürkçüyüm diyeceksin, öbür taraftan da pulda, parada, sınıflardaki, devlet resmî dairelerdeki bütün Atatürk’e ait tabloları kaldıran sizdiniz, siz; bunları biliyoruz. Bunları anlatacağız, anlatacağız. CHP’nin o kirli yüzünü herkesin bilmesi lazım, o gerçek yüzünü herkesin bilmesi lazım” diye ekledi.
17 yıldır da bu zihniyetin kendileriyle uğraştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 Temmuz darbe girişiminin, amacı ve gerisindeki güçler itibariyle ülkemizdeki diğer darbelerden hiçbir farkı yoktur; sadece onlardan daha sinsi ve alçakça yöntemlerle yapılmıştır. Hamdolsun milletimizin desteğiyle meydanı bu kifayetsizlere bırakmadık” vurgusunda bulundu.
İstanbul Havalimanının açılışını 29 Ekim’de yapmalarının ve Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunu havalimanında vermelerinin bu zihniyet tarafından eleştirildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı zihniyetin, andımız tartışması üzerinden de ülkeye ve millete mensubiyetlerini sorgulamaya cüret ettiklerini söyledi. “Bu salon cumhuriyetçilerine, bizim 2023 hedeflerimizle müşahhas hâle getirdiğimiz eser cumhuriyeti, hizmet cumhuriyeti çok yabancı geliyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çevrelerin, bölgede Türkiye’yle rekabet hâlinde olan çevrelerin kullandıkları iddiaları alıp kendilerine karşı tekrarladığını kaydetti.
Bu çevrelerin andımız meselesini köpürterek milletle aralarına nifak sokacaklarını sandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak, bunu yaparken kendilerini, gerçekten gülünç, hatta trajikomik durumlara düşürüyorlar. Mesela son günlerde kara önlükler giyip sokaklara dökülen koca koca adamlar gördük. Çok garibime gitti. And metnini okuyacağım derken saçmalayıp çocukların önünde rezil duruma düşünlere şahit olduk” sözlerine yer verdi.
“BİZİM CUMHURİYETÇİLİĞİMİZİN ÖLÇÜSÜ BU ÜLKEYE YAPTIĞIMIZ HİZMETLERDİR”
Konuşmasında, “Buradan bir kez daha tekrarlıyorum. Bizim cumhuriyetçiliğimizin ölçüsü, bu ülkeye ve millete yaptığımız hizmetlerdir, kazandırdığımız eserlerdir” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim Atatürk’e olan saygımızın ölçüsü, İstiklal Harbimizin başkomutanı ve tarihi süreklilik içinde taze bir nefes olarak gördüğümüz yeni devletimizin kurucusu olmasıdır. Bizim Türklüğümüzün ölçüsü tek parti devrinden kalma bir metin değil, milletimizin gönlündeki yerimizdir. Ta Moğolistan’da oradaki o bütün harabe hâline gelmiş olan yerleri ayağa kaldıran biziz, biz. Daha önce de söylediğimiz gibi, bizim tek andımız İstiklal Marşımızdır, bundan tavizimiz yok. Her tarihi süreç gibi, cumhuriyetimizin ilk döneminin de doğrusu yanlışı, eksiği fazlası olabilir. Daha iyiye, daha güzele ulaşmak için bunların muhasebesini yapmak başka bir şeydir, körü körüne tabi olmak veya körü körüne husumet beslemek başka şeydir. Biz bu iki yanlışa da sapmadık, sapmayacağız. Türkiye’ye ve Türk Milletine hizmet etmek için ne gerekiyorsa onu yapacak, o yoldan gideceğiz” açıklamasında bulundu.
“SURİYE MESELESİNİ ÇÖZMEDEN GELECEĞİMİZE GÜVENLE BAKAMAYIZ”
“Suriye meselesini, çözmeden Türkiye’nin geleceğine güvenle bakamayız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemize yönelik asırlık niyetlerin prova sahası hâline dönüşen Suriye’de, yeniden istikrarı, güveni, huzuru sağlamak, kendi çıkarlarımızla birlikte kardeşlerimize karşı vefamızın da bir gereğidir.”
Türkiye’nin; Suriye’nin toprak bütünlüğüne, Suriye halkının kendi kendini yönetme ve kendi geleceğini belirleme hakkına saygısı konusunda en küçük bir şüphenin bulunmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, bu anlayışla, çok uzun bir süre Suriye’deki krizin, ülkenin kendi dinamikleriyle çözülmesini temenni ettik. Ancak, bir süre sonra, bölgemizle ve hatta ülkemizle ilgili planları, hevesleri olan herkesin elinin Suriye’nin içinde olduğunu gördük” ifadelerini kullandı.
Sadece bu kadarla kalınmadığını, sınırların hemen diğer tarafındaki terör örgütlerinin Türkiye topraklarına saldırdığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimi sınır hattımızda tacizler, kimi de büyükşehirlerimizde canlı bomba saldırıları şeklinde süren bu terör eylemleri karşısında elimiz kolumuz bağlı bir şekilde beklememiz herhalde düşünülemezdi” dedi.
15 Temmuz darbe girişiminin gerisindeki amaçlardan birinin de, Türkiye’yi Suriye ve Irak üzerinden yürütülen bu büyük proje karşısında pasif duruma düşürmek olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de güven ve huzur ortamını bizzat sağlayacak adımları atma dışında bir alternatif kalmadığını gördüklerini, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarını gerçekleştirdiklerini söyledi.
“SURİYE MESELESİNDE ULUSLARARASI TOPLUMUN DAHA GÜÇLÜ BİR DURUŞ SERGİLEMESİNİ TEMİN EDECEĞİZ”
Bu harekâtlar esnasında ve sonrasında gösterilen özenin ve bölge halkının teveccühünün, Türkiye’nin niyetleriyle ilgili uzun süredir tedavülde olan ithamları boşa çıkardığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hem uluslararası toplum hem de Arap kardeşlerimiz, ülkemizin hangi amaçla oraya gittiğini gayet iyi anladı” diye konuştu.
İdlib’te büyük bir insani kriz yaşanmasının önüne geçerek, Türkiye’nin Suriye halkının gerçek manada yanında olduğunu bir kez daha ispatladıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da gerçekleştirdikleri dörtlü zirve ile bu uzlaşma zeminini genişletme yolunda önemli bir adım attıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “İnşallah bundan sonra Suriye meselesinde uluslararası toplumun daha güçlü bir duruş sergilemesini temin edeceğiz. Diğer yandan, DEAŞ’ın, belli mahfiller tarafından yeniden eğitilen ve bölgeye yayılan elemanları vasıtasıyla, âdeta hortlatılmaya çalışıldığını biliyoruz. Bölgedeki hedeflerine ulaşmak için ayrım gözetmeksizin tüm terör örgütlerini manivela olarak kullanan bir odak, şimdi bu iğrenç oyunu yeniden sahnelemeye çalışıyor. Ne bölge halkının, ne de dünya kamuoyunun bu DEAŞ oyununu yutmayacağına inanıyoruz. Bir yandan rejimi kışkırtarak diğer yandan DEAŞ’ı hortlatarak önce İdlib’i, sonra tüm Suriye’yi yeniden kana ve ateşe boğmak isteyenlere izin vermeyeceğiz. Sadece bununla kalmayacak, Fırat’ın doğusundaki terör yapılanmasını da çökerteceğiz. Bu konuyla ilgili hazırlıklarımızı, planlarımızı, programlarımızı tamamladık. Hatta geçtiğimiz günlerde, terör örgütüne yönelik fiili müdahalelerimizi de başlattık. Yakında, daha kapsamlı ve etkili operasyonlarla, terör örgütünün tepesine bineceğiz. Hep söylediğim gibi, bir gece ansızın gelebiliriz.”
“TÜRKİYE’NİN TERÖR ÖRGÜTLERİ KARŞISINDAKİ İLKELİ DURUŞU, HER GEÇEN GÜN DAHA ÇOK TAKDİR TOPLUYOR”
Tunceli’de iki askerin, bölücü terör örgütüne yönelik operasyonda donarak şehit olmasına değinerek İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun konu ile ilgili bütün detaylarını paylaştığı bir basın toplantısı düzenlediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP genel başkanının olayla ilgili açıklamalarına dikkat çekti. Söz konusu parti liderinin buradan kendine bir rant elde etmeye çalıştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dedesinin Sarıkamış’ta tüfeğine sarılı olarak ve donarak şehit olduğunu aktardı.
“Şahadetin içinde kurşunla şahadete yürümek de var, donarak şahadete yürümek de var” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin teçhizatının, elbisesinden uyku tulumuna, yiyeceğinden giyeceğine kadar dünyadaki en modern ordulardaki malzemeler olduğunu söyledi. Söz konusu parti liderinin buradan birkaç oy alma gayesiyle milleti kandırmaya kalktığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ülkeyi, bu devleti senin küçümsemeye hakkın yok. Ama senin şahadet diye bir anlayışın yok, böyle bir derdin yok” sözlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şu değerlendirmelerde bulundu: “Zaten bittin, gittin, gidiyorsun, bir şey yapamayacaksın. Ama dürüst ol, hiç olmazsa şehitlerimizin üzerinden rant elde etmeye çalışma. Sen 15 Temmuz gecesi de tankların gölgesinde kaçarak Bakırköy Belediyesine sığınan adamsın. Senin biz karakterini artık biliyoruz. Çünkü bütün bunlar cibilliyet meselesi, seni iyi tanıyoruz ve bu millet seni her geçen gün daha iyi tanıyor. İnşallah 31 Mart artık bu yürüyüşün sonu olacak, CHP de kurtulacak, millet de senden kurtulacak.”
Türkiye’nin terör örgütleri karşısındaki ilkeli duruşunun, her geçen gün daha çok takdir topladığını, artık operasyonlarını herkese rağmen değil, pek çok ülkenin ve toplumun desteğini alarak yürüttüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz Hakka teslimiz, halkımıza da güveniyoruz, gerisi sadece zaman ve zemin meselesidir” dedi.
“MİLLETİMİZİN GÖNLÜNE GİREMEZSEK, SEÇİM SANDIĞINDAN NE ÇIKTIĞININ BİR ÖNEMİ KALMAZ”
2019 Mart’ında yapılacak mahalli seçimlere işaret ederek AK Parti’nin bu seçimden de mümkün olan en yüksek oy oranıyla çıkmak durumunda olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçmişte, en küçük bir belirsizlik havasında dahi, kendi köşesinde oturuyor gibi gözükenlerin nasıl pençelerini çıkartıp üzerimize saldırmaya hazırlandıklarına defalarca şahit olduk. İçeride siyasi rövanş hırsıyla, dışarıda ülkemize diz çökertme hevesiyle yanıp tutuşanların hezeyanlarını asla unutmadık, unutmayacağız” şeklinde konuştu.
“Milletimizin gönlüne giremezsek, seçim sandığından ne çıktığının bir önemi kalmaz” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan kendilerine, AK Parti’nin sırtında ikbal arayan değil, yaşadığı yerde halkıyla bütünleşmiş, onun derdiyle dertlenen, sevinciyle sevinen, yüreğinde hizmet aşkı ve kafasında projeleri olan adayların lazım olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin grup toplantısı çıkışında basın mensuplarının sorularını cevapladı.
“İSİMLER ÜZERİNDEN SPEKÜLASYONLARA GİRMEYİ DOĞRU BULMUYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Melih Gökçek'in MHP'den Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak gösterileceği yönündeki haberleri nasıl değerlendirdiği sorusuna cevaben şunları söyledi: “Seçim süreci içerisindeyiz. Yerel seçimlerin nasıl yapılacağı, aday adaylıkların nasıl olacağı, bunların hepsi bellidir. Şu andaki adaylık tespitleri, müracaatlar, bunlar bizim yerel yönetimler başkanlığımız tarafından alınıyor ve bu tespitler yapıldıktan sonra da gerekli değerlendirmeleri bizim yerel yönetimlerden sorumlu başkanlığımız yapar. Yani isimler üzerinden bu noktada spekülasyonlara girmeyi doğru bulmuyorum. Melih Bey, benim 1994'ten beri yol ve dava arkadaşım. Bu yol ve dava arkadaşlığımızda bugüne kadar beraber geldik. Bundan sonra da beraber gideceğimizi zannediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kabine revizyonu ve bakanlık sayısının düşürülmesi konuşuluyor. Mevcut bakanlardan belediye başkanlığına aday olabilir mi?” sorusuna ise, “Medya sürekli bu tür revizyonları yapar, biz de onlardan öğreniriz. Şu anda gündemimizde böyle bir şey söz konusu değil. Bakanlık sayılarımızda aynı şekilde böyle bir şey söz konusu değil. Biz zaten bakanlık sayılarını düşürmek suretiyle yeni bir sistem inşa ettik. Bunu da bu şekilde sürdüreceğiz. Ama bunlar tabii olmaz değil, yeri geldiğinde bu tür şeyler de olabilir. Ama şu an gündemimizde böyle bir şey yok” şeklinde cevap verdi.
CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİ
Kaşıkçı cinayetiyle ilgili yaşanan gelişmelerle ilgili soruya verdiği cevapta Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Dün bizim başsavcımız onlara, suçun işlendiği yerin İstanbul olması hasebiyle İstanbul'da da yargılanabileceğini kendilerine ifade etti. Tabii yönelttiği bazı sorular var, daha önce de ifade ettiğim gibi: Bir; gelen 15 kişilik grubu gönderen kim? Yani bir Suudi başsavcısı olarak sizin sorgulamanız lazım, çıkarmanız lazım. İki; bu öldürme olayının, kesinlikle 18 kişinin içinde olduğu bir defa belli. Bunu da sizin çıkarmanız lazım. Dışişleri Bakanınızın söylediği bir söz var, nedir o? 'Yerli iş birlikçilere teslim ettik.' O zaman bu yerli iş birlikçilere teslim edildiğini de yine gerek Suudi Dışişleri Bakanı gerekse bu 18 kişilik grubun ortaya koyması lazım. Yerli iş birlikçi kimse, bilelim. Bunu da biz çıkartırız. Bu işi böyle ortada bırakamayız. Ortada bırakırsak bizim insanlığa karşı ortak bir borcumuz olur. Vicdani bir borcumuz olur, bunun altından adalet mekanizmaları olarak da siyaset mekanizmaları olarak da kalkamayız. Artık bunu çözmek gerekiyor, ipe un sermenin anlamı yok. Veyahut da bunun altından birilerini kurtarmanın da anlamı yok."
“Soruşturma sonuçları, yönelttiğiniz sorulara yanıt verebilecek bir aşamaya geldi mi?” sorusuna verdiği cevapta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan Başsavcısı’nın İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ile bugün saat 11.00'de bir araya geleceğini ve görüşeceklerini hatırlatarak, “Ama bugünkü görüşmelerinin neticesinin ne olduğunu henüz bilmiyorum” diye ekledi.