Gerekirse Kandil'e gidin taş üstünde taş bırakmayın
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında Başbakan Ahmet Davutoğlu'na seslenerek "Sayın Davutoğlu, gerekirse Kandil'e gidin, gerekirse orayı taş üstünde taş bırakmayacak derecede yakın; gerekirse de Suriye'nin kuzeyine yıldırım gibi saplanın. YPG'ye top atışlarını durdurun diyen, PYD'yi müttefikliğe terfi ettiren ABD'ye aldırmadan, Rusya'nın provokasyonlarına takılmadan Türkiye'nin gücünü dosta da düşmana da gösterin. müdafaamız için PKK/PYD'nin bulunduğu, nifak saçtığı her yeri tertemiz yapın ve bu aziz milleti terör illetinden kurtarın" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Devlet Bahçeli 25-26 Şubat 1992'de meydana gelen Hocalı katliamının yıl dönümü olduğunu anımsatarak bu katliamı Türk milletinin asla affetmeyeceğini ve unutturmayacağını bildirdi. Türkiye'nin milli güvenliğinin zedelendiğini belirten Devlet Bahçeli, gidişatın önüne geçilmediği taktirde ülkenin milli birlik ruh ve iradesinin paramparça olabileceğini söyledi. Yeni anayasa yapım sürecinin kesintiye uğramasını değerlendiren Bahçeli, "Komisyonun ilk iki toplantında çalışma usulleri ele alınmıştır. Görüldüğü kadarıyla, komisyonun adı ve görevine ilişkin maddelerin müzakereleri sırasında kurulan masa devrilmiştir. CHP, söz konusu komisyonun ismini Türkiye'yi Darbe Hukukundan Arındırma Komisyonu şeklinde değiştirilmesini dayatmıştır. Elbette CHP'ye göre komisyona isim bahane, uzlaşma masasını yıkmak şahanedir. Anayasa'nın ilk dört maddesi herkesten evvel bizim vazgeçilmezimiz, üzerinde pazarlık kabul etmeyecek kırmızı çizgilerimizdir. Fakat hem AKP'nin hem de CHP'nin bu konuda kafaları oldukça karışıktır. CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun Anayasa'nın ilk üç maddesine tutarsız bakışı aslında sır değildir. Ancak bizim dışımızda hiçbir partinin anayasa konusunda samimi olmadığı meydandadır. AKP anayasayı başkanlık sistemiyle peşinen kilitlemiştir. Erdoğan üstüne vazife olmadığı halde anayasa sürecine vadeler biçmiştir" diye konuştu.

"İSMAİL KAHRAMAN'IN ERDOĞAN'IN GİZLİ GÜNDEMİNE KURŞUN ASKER GİBİ UYAN TAVRINDAN VAZGEÇMESİNİ ÜMİT EDİYORUZ"

Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın yeni anayasa yapım sürecinde başkanlık sistemine odaklandığını savunan Devlet Bahçeli şöyle dedi: "Erdoğan'ın dümen suyunda hareket edip kaçak saraya fiili sözcülük yapan TBMM'nin Sayın Başkanı'nın anayasadan ziyade başkanlık sistemine odaklanması büyük bir talihsizliktir. Ne var ki bu sözünü ettiğim hususlar yeni olmayıp herkesin bildiği çarpıklıktır. CHP'nin uzlaşmadan kaçması bu yönüyle inandırıcı görülemeyecektir. Fırsattan istifade eden TBMM Başkanı'nın CHP olmadan da, diğer partilerle anayasa yapılabileceğini söylemesi maksat ve haddini aşan bir değerlendirmedir. Bize göre ana muhalefet partisi olmadan anayasa yazımına teşebbüs etmek kesinlikle sakıncalı ve mahsurludur. Bu itibarla CHP'nin ikna edilip masaya davetinin sağlanması lazımdır. Aksi takdirde anayasa hazırlığı ölü doğacaktır. Biz Recep Tayyip Erdoğan'ı mutlu etmek, başkanlık hayaline temin etmek için anayasa yapamayız, yapmayacağız. Biz Sayın Kahraman'dan TBMM'ni onurlu bir şekilde temsil etmesini bekliyor, siyasi parti gruplarına parmak sallayan, Erdoğan'ın gizli gündemine kurşun asker gibi uyan tavrından vazgeçmesini ümit ediyoruz."

"BAŞKENT ANKARA BEDENLERİNE BOMBA SARAN TERÖRİSTLERİN YENİ EYLEM SAHASIDIR"

Türkiye'nin baştan aşağı terörün kıskacında olduğunu vurgulayan Devlet Bahçeli geçtiğimiz 17 Şubat Çarşamba günü Ankara'da meydana gelen patlamayı anımsattı. Patlamayla Devlet Mahallesinin adeta ateşe verildiğini, 28 kişinin şehit olduğunu kaydeden Bahçeli konuşmasını şöyle sürdürdü: "20 Temmuz'dan bu tarafa verdiğimiz şehit sayısı 356'ya çıkmıştır. Yalnızca 1 Ocak 2016'tan 21 Şubat tarihine kadar 121 vatan evladı şehit düşmüştür. Yine aynı tarihler arasında hayatını kaybeden sivil vatandaş sayısı ise 200'ü aşmıştır. Türkiye sanki savaştadır. Deyim yerindeyse Türkiye Cumhuriyeti'nin ana karargâhına canlı bomba saldırısı yapılmıştır. AKP'nin müsamahası ve çözüm süreciyle bomba ve silah depolayan terör örgütü iyice azmış, ülkemizi kan gölüne çevirmiştir. Bir yanda Meclis, diğer yanda Genelkurmay Başkanlığı; bir tarafta kuvvet komutanlıkları diğer yanda Başbakanlığın bulunduğu bir alanda 300 kilo TNT kullanan rezil bir canlı bomba saldırı düzenleyebilmiştir. Bu bombalar hazırlanırken hiç mi görülmemiş, hiç mi duyulmamıştır? Vatanımıza silahlar stoklanırken hiç mi vicdan sahibi bir devlet adamı ayağa kalkıp tepki göstermemiştir? Süreç ihaneti devredeyken Türkiye'nin bombayla doldurulması, yabancı ajanların, bölgesel ve Cratosslot küresel aktörlerin ayak oyunları hiç mi fark edilmemiştir? Bu nasıl bir devlet yönetimidir? Bu nasıl bir istikrar, bu nasıl bir uyuşma halidir? Anlaşılan başkent Ankara bedenlerine bomba saran teröristlerin ve arkalarında duran şer güçlerin yeni eylem sahasıdır."

"ERDOĞAN BAŞKANLIK DERDİNDE, DAVUTOĞLU EYLEM PLANLARI AÇIKLAMANIN PEŞİNDEDİR"

Patlamayı gerçekleştiren teröristin saldırı sonrasında YPG'li olduğunun açıklandığını, Türkiye'ye birçok kez girip çıktığının ifade edildiğine dikkat çeken Bahçeli şunları söyledi: "Ankara'da patlayan bombanın Diyarbakır Lice'de yerleştirildiği, ateşleme düzeneğinin ise Ankara'da kurulduğu, teröristin patlama günü gece saat 2.30'da başkente gelip 16 saat boyunca saldırı anını beklediği gazetelerde yazılmış, çizilmiştir. Ancak çok geçmeden Ankara saldırısını TAK isimli PKK'nın taşeron örgütü üstlenmiştir. Hatta bu saldırıyı düzenleyen terörist için Van'da utanmadan, sıkılmadan taziye çadırı dahi açılabilmiştir. Milletimiz şehitlerine ağlarken, aynı anda katilleri sahiplenen çürümüşlerin varlığı ne hale geldiğimizin en açık göstergesidir. Başbakan Davutoğlu ise Ankara'daki saldırı için “TAK'ın üstlenmesi YPG bağlantısını ortadan kaldırmaz” sözleriyle önceki söz ve duruşundan kısmen sapmıştır. Ha TAK, ha YPG; ha PKK, ha PYD; hiç fark etmeyecek, hiçbir şekilde gerçekleri değiştirmeyecektir. Meselenin özü bir terör saldırısıdır ve Ankara'nın beyni bombalanmıştır. Bu caniliği çok yönlü araştırıp arkasındaki güç ve azmettiricileri bulmak hükümetin işidir. Gizlemeye, geçiştirmeye de gerek yoktur: Türkiye'nin güvenlik ayarları bozulmuştur. Bir terörist mülteci kisvesi altında olsun olmasın ülkemize girip; bomba yüklü bir aracı Ankara'ya kadar taşıyabiliyorsa karşımızda büyük bir sorun var demektir. Bu istihbarat nerededir? Bu emniyet ne iş yapmaktadır? Vatandaşının güvenliğini sağlayamayan, başkentini dahi koruyamayan bir hükümetle nereye kadar gidilecektir? Erdoğan başkanlık derdinde, Davutoğlu eylem planları açıklamanın peşindedir. Erdoğan altın varaklı koltuklarda keyif sürmekte, Davutoğlu sarayın elinde oyuncak olduğuyla kalmaktadır. Gelin görün ki, canlı bombalar Türkiye'de cirit atmaktadır. Suikastçılar her yerde, ajanlar, casuslar her köşededir. Şu anda katillerin nerede keşif yaptıkları, nereyle ilgili ölüm planları yaptıkları meçhuldür. Sorarım sizlere; Milli İstihbarat Teşkilatı niye vardır ve ne işe yaramaktadır? Bu kuruluşumuz ihmalin mi yoksa derin uykunun mu pençesindedir? İçişleri Bakanı neyle meşguldür?"

"GEREKİRSE KANDİL'E GİDİN, ORAYI TAŞ ÜSTÜNDE TAŞ BIRAKMAYACAK DERECEDE YAKIN"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Barack Obama 80 dakikalık telefon görüşmesine değinen Bahçeli konuşmasını şöyle sürdürdü: "Garabete bakınız ki, Obama adeta lütfetmiştir. Bir gün sonra da Erdoğan “geldiğimiz yer meşru müdafaa durumudur” diyerek Obama'dan aldığı icazeti saklamaya bile gerek duymamıştır. Yine Erdoğan, terör örgütlerinin yuvalandığı her yerde Türkiye'nin operasyon yapma hakkı olduğunu söylemektedir. Elbette hakkımız vardır. O halde AKP hükümetine çağrıda bulunuyorum. Milli muhalefet olmadığını yalana dolana batarak ilan eden Davutoğlu'na sesleniyorum. Türkiye'nin milli güvenliğini kim tehdit ediyor, Türk milletine kim husumet besliyor ve insanımıza kim kurşun sıkıyorsa aranıp bulunarak derhal cezalandırılmalıdır. Sayın Davutoğlu, gerekirse Kandil'e gidin, gerekirse orayı taş üstünde taş bırakmayacak derecede yakın; gerekirse de Suriye'nin kuzeyine yıldırım gibi saplanın. YPG'ye top atışlarını durdurun diyen, PYD'yi müttefikliğe terfi ettiren ABD'ye aldırmadan, Rusya'nın provokasyonlarına takılmadan Türkiye'nin gücünü dosta da düşmana da gösterin. Meşru müdafaamız için PKK/PYD'nin bulunduğu, nifak saçtığı her yeri tertemiz yapın ve bu aziz milleti terör illetinden kurtarın."

"ABD-RUSYA SURİYE'DE ATEŞKESTE ANLAŞMASI TAVŞANA KAÇ TAZIYA TUT TAKTİĞİDİR"

Devlet Bahçeli, Türkiye'nin meselesinin öncelikle Esad olmamasını, komşu ülkelerle ters düşmemesini ve anlaşmazlıkların onarılması gerektiğini vurguladı. Patlama sonrası Meclis'te deklarasyonu imzalamayan HDP'li milletvekillerini eleştiren Bahçeli konuşmasını şöyle sürdürdü: "ABD-Rusya Suriye'de geçici ateşkeste anlaşması tavşana kaç tazıya tut taktiğidir. Sayın Başbakan, varlığımızı dinamitlemeye çalışan terör örgütlerine karşı bugünden başlayarak askeri, siyasi ve ekonomik tedbirleri korkmadan kademeli şekilde devreye koyun. TBMM'de terörü kınamaktan, üç partinin hazırladığı metne imza atmaktan dahi imtina eden PKK şubesi HDP'li sözde milletvekillerinin dokunulmazlıkları başta olmak üzere, her caydırıcı önlemi aşama aşama alın. Ve de zihni, fikri, dili kapkara kesilen aydın müsveddelerinin hazırladıkları ihanet bildirilerini de başlarına geçirin. Milliyetçi Hareket Partisi bunları yaparsanız demokratik eleştirileri saklı kalmak kaydıyla her zaman destekçiniz, her daim arkanızdadır.Haydi Sayın Erdoğan, haydi Sayın Davutoğlu; Türk milleti sizden cesur, kararlı, atılgan ve yürekli adımlar beklemektedir. Verilmiş bir sözünüz yoksa, elinizi tutacak, boynunuzu bükecek bir anlaşmanız bulunmuyorsa PKK'yı kazıyın, PYD'yi yok edin, içimize sızmış ajan provokatörleri meşru müdafaa çerçevesinde tesirsiz hale getirin."

Haber Ovası

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.