Usta, hem Samsun’daki hem de aslında tüm Türkiye’deki çiftçilerin sorunlarına değindi.
Usta’nın konuşmasından satırbaşları şöyle:
2B ARAZİ TESPİTLERİ VE SÜREÇLERİ
Bir defa, bu 2B tespiti, rayiç bedellerin tespitinde ciddi sıkıntılar var, ciddi sorunlar var; buralarda bir defa rakamlar çok yüksek tespit ediliyor. Hakikaten bunların masabaşında tespit edildiği de çok ortada. Çünkü, aynı köy olunca, aynı mahalle olunca hepsine aynı fiyat gidiyor neredeyse; ama bu yanlış. Bu araziler arasında çok ciddi farklılıklar var, bu farklılıklar dikkate alınmıyor çünkü buradaki komisyonlarda bir problem var. Mesela ziraat odalarından bir temsilcinin mutlaka bu komisyonda yer alması lazım, bu tespitlerin doğru yapılması lazım. Özellikle orman köylülerimizi zaten orada tutmaya çalışmamız gerekirken bunlara çok yüksek bedeller tespit ederek "Bırakın, üretimi de bırakın, köyü de bırakın." gibi bir duruma sürüklemenin hiçbir mantığı yok. Vatandaşın rayiç bedellere karşı tepkisi var, bu tepkiler üzerine şimdi seçim öncesinde işlemler askıya alındı, bekletiliyor ama şu çok net ki seçimden sonra yine yüksek fiyatlar üzerinden, yüksek rayiç bedeller üzerinden işlemler devam edecek. Hâlbuki biz bunları seçim öncesinde fiyatların, rayiç bedellerin değiştirilmesini ve düşük tespit edilmesini bekliyoruz, seçim sonrasında vatandaşın tekrar aynı muameleye tabi kalmaması lazım.
2B işlemlerinin de hızlandırılması gerekiyor, buralar çok yavaş gidiyor. Özellikle şöyle de bir sorun var: 2B arazilerinin tespiti Orman Kadastrosu tarafından yapılıyor, sonra Tapu ve Kadastro kendi tapu tahsislerini kendisine göre yapacağını söylüyor. Aslında vatandaşın 2B'si kesinleşiyor ama Tapu ve Kadastronun işlemleri geciktiği için çiftçilerimiz tarımsal desteklerden faydalanamıyor.
Hükûmetin işlemleri yavaş götürmesinden dolayı vatandaşımız burada destekleri alamama durumuyla karşılaşıyor; bunun da giderilmesi lazım, bu işlemlerin bir an önce hızlandırılması lazım, olmazsa yani Orman Kadastrosuyla da bu işlemlerin yapılabilmesine izin veren bir düzenlemenin yapılmasında fayda var.
TARIMSAL SULAMA
Tarımsal sulamada, Hükümeti Türkiye genelinde çok başarısız olduğu biliyoruz. Özellikle bizim bölgemizde kapalı sistem birçok bölgede yok, iç bölgelerde, bu Havza, Vezirköprü, Ladik, Kavak'ta kapalı sistem yok; açık kanallar üzerinden yapılıyor ve bu açık kanallar da kırık. Dolayısıyla, vatandaşlarımızın sulama imkânı yok. Bu, birinci sorun.
İkinci sorun, bu tarımsal sulamadaki elektrikle ilgili. Bunu daha önceden de gündeme getirmiştim. Küçük parseller var; 2 dönümlük, 3 dönümlük, 5 dönümlük parseller var; sulama ihtiyacı var, her parsel için ayrı bir elektrik abonesi isteniyor. Bir aboneliğin bedeli ne kadar? 15 bin lira. Bunu bir çiftçinin karşılaması mümkün değil yani 3 dönümlük bir arazinin başına saat koyacak ve 15 bin lira abonelik bedeli verecek.
Yani bunu bir çiftçinin bu şekilde karşılaması mümkün değil. Belli ölçeğin üzerindekilerde bunun yapılmasını anlarız, diyelim ki işte "50 dönümün üzerinde..." filan dersin ama küçük parseller için farklı bir muamele yapılması lazım; taşımaya müsaade etmek gerekir. Şimdi, bu taşıma işlemi yapanlarda aslında elektrik saati çalışıyor, elektrik faturasını da ödüyor fakat burada kaçak elektrik muamelesi yapılıyor ve bunun üzerinden vatandaşa çok yüksek miktarlarda ceza kesiliyor. Burayı mutlaka düzeltmek gerekiyor.
Ayrıca, beş on yıldır -şimdi, bu tür örnekler var, bunların belgelerini verebilirim- hiç çiftçilik yapmamış, hiç elektrik kullanmamış, son dönemde bunlara da bu dağıtım şirketlerinden cezalar geliyor. Bu da anlaşılabilir bir şey değil, buraya mutlaka bakmak gerekir. Bunun dışında, tarımsal sulamadaki elektrik ödemeleri aylık, mesela çeltik üretiminde diyor ki: "100 dönümlük bir arazide en az, asgari 25 bin lira bir elektrik tüketimi oluyor, biz bunu nasıl ödeyelim?" Bunlarda, hasat dönemi sonunda tahsilat yapılacak şekilde bir düzenleme yapılması lazım.
Bu haksız cezaların da iptal edilmesini bekliyoruz yani durdurma değil. Seçim öncesi burada da şimdi bir durdurma var ama seçim sonrasında tam gaz bunlara devam edilecek, bunların iptal edilmesi lazım. Vatandaşı kandırmayalım yani düzenlemelerin seçim öncesinde yapılmasını bekliyoruz.
AZOTLU GÜBRE YOK
Nisan ayına kadar azotlu gübre yok." demiş Tarım Kredi, hâlbuki diyorlar ki "Şimdi bizim fındıkta gübre atmamız lazım." Böyle bir sorun var, bu sorunun çözülmesi lazım bir an evvel.
TARIM KREDİ LİMİT ARTIRIMI İÇİN TEKRAR PARA İSTENİYOR
Ayrıca, bu Tarım Kredi de limit artırımı meselesi var. Limit artırımında da 1.700 lira para isteniyormuş yani bu mevcut ortaktan da isteniyor. Vatandaşın daha önceden bu iş için verdiği para var. Tabii, bu parayı nominal olarak tutuyorlar. Şimdi enflasyon değeriyle krediler büyüdüğü için sürekli bir limit artırımı için vatandaştan para istenmesinin anlamı yok yani reel olarak bakmak lazım. Başlangıçta verilen o 400 liraların aslında bugünkü kredilere de yeterli olduğu ifade ediliyor.
MAZOT VE GÜBRE DESTEĞİNDE BAŞAK KART SORUNU
Mazot ve gübre desteği Başak Kart'a yükleniyor fakat burada sorunlar var.
Birincisi, bu kartlar her yerde geçmiyor, sadece belli bayilerden gübre aldığınız zaman bunu alma imkânınız var. Orada vatandaş diyor ki "Ya, diğer bayi onun verdiği fiyattan 1.000 lira daha ucuza verirken orası yüksek fiyattan veriyor. Benim daha düşüğe alma imkânım var fakat bizi sadece birkaç tane bayiye mahkûm ettikleri için yüksek fiyattan almak zorunda kalıyoruz." diyor. Dolayısıyla burada yapılması gereken şey nasıl olsa karta yüklenmiş bu para, herkesten alma imkânının olması lazım.
İkincisi, paralar geç yatırılıyor "Para geç yatırıldığı için bu kartı zamanında zaten kullanamıyoruz, kendimiz başlangıçta alıyoruz. Bu sefer gübre ihtiyacımı ben nakitle karşılıyorum fakat karttaki parayı da kullanamıyoruz çünkü bunun dışında kullanma imkânım yok." diyor. O zaman yapılması gereken ne? Bu paraların gübre alımından önce yatırılması lazım ve bunların her yerden alınmasına imkân tanınması lazım. Bir de "Yüzde 10-12 civarında komisyon ödüyoruz." diyorlar. Yani verilen paranın zaten kıymeti yok, bunun da önemli bir kısmı komisyona gidiyor veya vatandaş verimli bir şekilde kullanamıyor.
Bütçe bu maliyete zaten katlanıyor. Amacımız ne olmalı? Üretimi artırmak olmalı, verimliliği artırmak olmalı. Dolayısıyla, burada, Tarım Bakanlığının bu uygulamaları tekrar bir gözden geçirmesini ve vatandaşın işine yarayacak şekilde, zamanında, düzgün ve piyasa fiyatlarında malını alabilecek şekilde bu uygulamanın yapılmasının yararlı olacağını düşünüyorum.