Dershanelerin sondurumu İsmail Tokalak Yazmıştı.
www.BafraGazetesi.com ’un sevilen yazarlarından İsmail Tokalak Türkiye genelinde tanılan araştırmacı bir yazarımızdır.Son gündemde Ülke gündemimiz ve Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ında bu günlerde gündemine taşıdığı Dershanelerin vasıfsızlığını www.BafraGazetesi.com site yazarımız, İsmail Tokalak 25 Nisan 2010 tarihinde saat 19:30:33’de demişti.
Hatta Başbakanımız birkaç gün önce “Bozuk eğitim düzeni,dershane terörü ve öğrencilerin kaderi” işte sayın yazarımız İsmail Tokalak aynı kelimeyi 25 Nisan 2010’da demişti…
Yazarımız İsmail Tokalak’ın o günlerde yazmış olduğu yazıyı siz okuyucularımızla tekrar paylaşıyoruz.
TOKALAK ,”Bozuk eğitim düzeni,dershane terörü ve öğrencilerin kaderi”
Geçenlerde bir gencimizi inanılmaz bir intihar olayı sonucu kaybettik. Bu olayı ve bu acı olayı doğuran nedenleri de çabucak unuttuk. Bu olay ülkede milyonlarca kişiyi etkiliyen bozuk düzenin bir yansımasıdır. Fethiye'de oğlunun ve kızının dershane parasını veremeyen Emine Sipahi icralık oluyor.
Baba işsiz, aile dershane parasını, ödeyemiyor. Dershane parasını ödemek için herhangi bir borç dahi bulamıyorlar. Dershane bir eğitim kurumu gibi değil, sanki acımasız bir finans şirketi, gaddar bir tefeci gibi hareket ediyor. Borcu tefeci faizi gibi katlıyor. 1000 liralık dershane borcunu faizleriyle 5 bin liraya çıkarıyor. Kefil olan anneyi mahkemeye veriyor. Mahkeme anne Emine Sipahi’ye üç ay Hapis cezası veriyor.. Anne iki ay cezaevinde yatıyor, 18 yaşındaki oğlu Soner durumu kabullenemiyor, bunalıma girip intihar ediyor. Dünya ve ülke böyle bir adaletsizlik, bu şekilde acı bir hayat kaybı, böyle bir eğitim ve dersane terörüne ilk defa şahit oluyor.
Sosyal bir devlette üniversiteye girmeye hazırlanan bir öğrenci ailesinin imzaladığı “borç senedi” yüzünden hayatına kıymak zorunda kalmaz. Üniversiteye girmek için dershaneye giden öğrenci sayısı 1 milyonu buluyor. Ailelerden yüzde 20’si imzaladıkları borç senetleri nedeniyle yasal takipte. Bir taraftan PKK terrörü diğer taraftan dersane terörü, işssizlik, Üniversite mezunlarının bile iş bulamaması, küçük esanafın yok olması, çiftcinin borç içinde yüzmesi arasında elimizle geleceklerini belirliyemediğimiz umutsuz gençler ordusu. Üniversiteye girişte “fırsat eşitliği”ni sağlayamayan devlet, borç nedeniyle intihara kadar giden bir süreçte, ilçe ve ildeki yöneticileri üzerinden sosyal sorumluluğun gereğini de yerine getiremiyor. Böylece toplumun orta üst sınıfları ile en alttakiler arasındaki “gelir uçurumu”nun derinleştiği 2010’lar Türkiye’sinde dershane sistemi adaletsizliği daha da derinleştiriyor.
Talep fazla, imkân kıt olunca karşımıza dershane olgusu çıktı.. 4 bini ruhsatlı, 6 bin dershanenin doğuş nedeni budur.. Maalesef üniversiteye girebilmenin tek alternatifi olmuşlardır. Birde Maliye Bakanlığı bir kanun çıkartarak iş adamlarının çocukları dersaneye gidiyorsa bunu harcama giderleri olarak gösterme imkanı vermiştir. İş adamı çocuğunun dershane mesrafı gider olarak gösterebilecek. Peki diğerleri işçi, memur, emekli….Sanki gizli bir el bu ülkede dershaneleri koruyarak ülkedeki adaletsizliğin daha çok bozulmasını istiyor.
Üniversite imtihanını kazanmayı bir üniversiteye giremeyen gençlerimiz adeta bunalıma sürükleniyor, hem kendileri ham aileleri büyük bir komplekse ve suçluluk duygusuna kapılıyor. Bizi idare edenlerin elleriyle yaratılan bozuk düzenle üniversiteye giremeyen gençlerimizi ve ailelerini böyle bir suçluluk duygusu içine sokma dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Üniversiteye giremeyenlerin dışında da üniversiteyi bitirenler bu kadar çok zorluklardan geçtikten sonra iş bulamadıklarından bunalıma girmektedirler. Bizim ülkemizin kaderini ellerine teslim edeceğimiz gençlerimize böyle muameleyi hak etmiyorlar. Böyle bir sistemde yalnız gençlerimiz değil bütün ülkenin olumsuz etkilendiğini ve bu sorunun ülkedeki en büyük sorunlardan biri olarak görmemizin zamanı gelmiş hatta geçmektedir.
İntihar eden gencimiz bu umutsuz gençlerden sadece biri. Keşke bu yolu seçmeseydi. Fakat bu münferit bir intihar olayı değildir.. Bunu tek başına borçla, hacizle, işsizlikle, ekonomik krizle açıklanamaz. Bu içinder yaşadığımız bozuk düzenin bizi, gençlerimizi aileleri nasıl kemirdiğinin en bariz örneğidir.
İntihar eden gencimiz bu umutsuz gençlerden sadece biri. Keşke bu yolu seçmeseydi. Fakat bu münferit bir intihar olayı değildir.. Bunu tek başına borçla, hacizle, işsizlikle, ekonomik krizle açıklanamaz. Bu içinder yaşadığımız bozuk düzenin bizi, gençlerimizi aileleri nasıl kemirdiğinin en bariz örneğidir.
Bu vizyonu ilan, irade sahibi bir iktidarın çok evvelden çözmesi gereken fakat bugüne kadar çözülemeyen bir toplumsal, ekonomik, sosyal bir yaradır. Bu yalnız bugünkü hükümetin suçu da değildir. Şuç hükümetlerle beraber bu teröre sessiz kalan hepimizindir.
Bu sadece kurtuluş alternatifi olarak 40 yıldır sadece üniversite okumak zorunda bıraktığımız gençlerimize bir çözüm getiremediğimizden hepimizin suçudur. Gençlerimizi bu aslı olmayan üniversite giriş imtihanlarına mahkum ettiğimiz, bu yüzden onları bilinçli eğitim vermeden yarış atı gibi bilinçsizce koşturup test çözen robotlar olarak yetiştirdiğimiz, hem kendilerinin hem ailelerinin kimyalarını bozduğumuz gereksiz para harcamalarına, ailelerin bütçelerinin alt üst olmasına, parası olmayanların dershanelere gidemediğinden adaletsiz bir düzeni teşvik etmesine, gereksiz vakit kaybetmelerine sebep olduğumuz için hepimizin bu bozuk düzenin değişmesi için bir kamuoyu yaratması gerekmektedir. Bir daha ki seçimlerde üniversite giriş imtihanlarını kaldıran, dershaneleri yasaklayan bir programı olmayan partiler size oy için gelirlerse onlara önce bu sömürü ve terörü kaldıracak programları olup olmadıklarını sorun. Hatta bu bozuk düzene ne zaman son verecekleri konusunda şimdiden onlara baskı yapın.
Bu sorunu her ile, her ilçeye üniversite açarak da çözemezsiniz.. Göz boyar, sorunu ertelersiniz, ama çözemezsiniz!..
Çözmek için 10 yıl sonrasını bugünden planlamak gerek.. 10 yıl sonraki eğitim sisteminin nasıl olacağına şimdiden karar vermek gerek.. Batı ülkelerinde üniversite giriş imtihanı ve dershane yok lisenin son iki senesi Kolej olarak geçiyor. Bu iki senede seçmeli olarak üç ders konusu seçiyorsunuz iki sene bu konuları okuyorsunuz üniversiteye de bu üç konuyla ilgili bir üniversiteye giriyorsunuz. Bunun alt yapısını hazırlayan bir girişim bu ülkede çok önceden yapılmalıydı. Hep beraber bu bozuk eğitim, üniversite giriş imtihanı ve dershane düzenini bir an evvel değiştirmek zorundayız.