HaberOvasi.Com
2010-06-22 14:08:14

BASKINLAR VE POLİTİK - TOPLUMSAL AYMAZLIK

İsmail TOKALAK

tokalak@btinternet.com 22 Haziran 2010, 14:08

19 Haziran sabaha karşı Şemdinli’de 11askeri şehit verdik. Aynı gün haber bütün Türkiye’de duyuldu. Yine aynı gün öğleden sonra sanki ülke güllük gülistanlık gibi 20 binden fazla Beşiktaş taraftarı Portekizli futbolcu Queresma’nın milyonlarca dolar verilerek Beşiktaş’a yapılan transferinin imza töreni için İnönü Stadını doldurmuş büyük sevinç yaşıyorlardı.
 
Bu 20 bin küsur kişi bu baskında hayatlarını kaybedenleri ve onların ailelerinin duygularını içlerinde paylaşacakları yerine yaşanan acıları hiç umursamaz bir şekilde gereksiz ve abartılı bir şova dönüştürülen bir imza töreninde sevinç çığlıkları atıyorlardı.
 
Bu acı olay bizim ülke insanlarını futbolla, aptal televizyon programlarıyla, eksen kayması gibi boş laflarla, politikacıların palavralarıyla nasıl beyinlerinin yıkandığı nasıl bir aymaz kitlelilere dönüştürüldüğünün en acı örneğidir. 
 
İsterseniz bu aymazlığın, yıllardır süre gelen politik beceriksizlik ve basirertsizliğin sebep olduğu acının ufak bir istatistiğini verelim.
 
25 Ekim 1985’teki Serin Karakolu’na yapılan baskının ardından son 25 yılda 30’a yakın karakol saldırıya uğradı. Bu terörden dolayı toplam 40 bin kişi hayatını kaybetti. 100 milyarlarca dolar boşa harcandı. Günahsız gençler hayatını kaybederken aileleri de yaşamlarının sonuna kadar acı çekmeye mahkûm edildiler.
 
10 Eylül 1991 Çobanpınar Karakolu, 6 şehit
4 Ağustos 1991 Samanlı Karakolu, 10 şehit
25 Ekim 1985 Serin Karakolu, 9 şehit
17 Ağustos 1992 Tuzla Karakolu, 7 şehit
24 Ağustos 1992 Milli Karakolu, 3 şehit
26 Mayıs 1992 Üzümlü Karakolu, 15 şehit
22 Haziran 1992 Perihan Karakolu, 6 şehit
7 Ekim 1991 Taşlıtepe Karakolu, 11 şehit
15 Mayıs 1992 Taşdelen Karakolu, 27 şehit
10 Ağustos 1992 Dikboğaz Karakolu, 6 şehit
30 Haziran 1992 Betonpınar Karakolu, 8 şehit
30 Ağustos 1992 Alan Karakolu, 20 şehit
29 Eylül 1992 Derecik Karakolu, 28 şehit
13 Eylül 1992 Aktütün Karakolu, 22 şehit
2 Temmuz 1993 Çelik Karakolu, 16 şehit
22 Temmuz 1993 Kısıklı Karakolu, 5 şehit
23 Ağustos 1993 Sultantopu Karakolu, 14 şehit
1 Ağustos 1993 Serbest Karakolu, 10 şehit
13 Ağustos 1994 Ördekli Karakolu, 5 şehit
23 Ekim 1993 Kavaklı Karakolu, 8 şehit
12 Aralık 1993 Üzümlü Karakolu, 7 şehit
15 Haziran 1995 Ortaklar Karakolu, 15 şehit
19 Kasım 1993 Pirinçeken Karakolu, 10 şehit
4 Ekim 2008 Aktütün Karakolu, 15 şehit
4 Haziran 2007 Kocatepe Karakolu, 7 şehit
21 Ekim 2007 Dağlıca Karakolu, 12 şehit
30 Nisan 2010 Sarıyayla Karakolu, 4 şehit
31 Mayıs 2010 İskenderun Askeri Üss’de 6 şehit
19 Haziran 2010 Hakkari/Şemdinli Tekeli Jandarma Taburuna bağlı Gediktepe’de 11 şehit

Yukarıdaki baskınlarda benim kaçırdığım varsa siz ekleme yapabilirsiniz.
 
Her can kaybının arkasından verilen sözlere rağmen son 3.5 yıla baktığımızda fazla değişen bir şey yok. Bu terör neden bitmedi konusunda palavra bol. Neymiş açılım girişimi olmuşta muhalefet buna karşı gelmişte bunun için terör artmış. Bu iddiaların açılım gibi içi boş iddialar olduğunu ve yine halkı kandırmak için atılmış yalanlarından biri olduğunu ancak istatistiklere bakarak anlarsınız.
 
2007 yılı toplam 138 asker
2008 yılı 151 asker
2009 yılı 121 asker
2010 yılı ilk 6 ay 55 sayısını geçti.
 
Bu hayatlarını kaybeden gençler içinde kaç tane milletvekili, zengin aile, yüksek rütbeli subay ve tanınmış kişilerin çocukları var. Aramayın bulamazsınız. Bu çocukların çoğu Andolu’nun az gelirli ailelerin çocuklarıdır.
 
İstihbarat zaafları bugüne kadar araştırıldı mı?
Bundan sonra buralara uzman askerler yollayacağız darken neden hala 4-5 aylık tecrübesiz askerler terör bölgesine Korunması zor karakollara yollanıyor?
1984-85’den itibaren bu terör yaşanırken neden bu baskınlara uygun karakollar yapılmıyor. Kaçakçılığı kontrol için yapılmış derme çatma karakollar hala neden uygun yerlerde korumalı bir şekilde yapılmıyor?
 
PKK’nın en büyük kampından biri sınırımıza yürüyerek 2 saat mesafede Hakurk kampı. Buraya karadan operasyon yapmadan hava akınlarıyla önlem almak mümkün olmadığını uzmanlar söylüyor. Irak kuzeyindeki kamplar yok edilmedikçe kısa sürede bu terörü azaltmak mümkün değil. Karadan askeri harekat için Amerika’dan izin almak gerekiyor. AMA Amerika ülkesinden binlerce kilometre ötedeki Irak’ı ülke güvenliğimi tehdit ediyor diye istila edebiliyor.
 
Kasım 2007’de itirafçı PKK’lı Hakurk kampında Amerikalı askerlerin olduğunu söylüyordu(Milliyet, 27.11.2007)
 
Amerika’nın çıkarları doğrultusunda PKK’y lojistik destek sağladığını bilmeyen yok.
Nasıl oluyor da bu durumda bu ülkeyi yönetenler terörü önlemede ABD bize istihbarat bilgisi sağlıyor diyebiliyor. Evet çok güzel sağladığını yukarıdaki can kaybı istatistikleri gösteriyor.
Nasıl oluyor da terör örgütünün hapisteki lideri devamlı avukatları vasıtasıyla örgütü yönlendirebiliyor. Buna nasıl izin veriliyor. Nasıl oluyor da 18 Haziran 2010’da hükümet benimle konuşsun beni muhatap alarak bu olayı çözebilirsiniz mesajı yollayabiliyor. Bu cesareti ve serbestliği ona kim hangi hukuk kuralları veriyor.
 
Bunun gibi bir çok soru var bunların önce cevabını vermek gerekiyor. Yoksa kanı yerde kalmayacak, çok şiddetli tepki göstereceğiz, vatan sağ olsun gibi laflarla bu olayı geçiremezsiniz.
 
Güneydoğuda ne iş olanakları sağladınız? Halkı aşiret ağası denen sömürücü toprak baronlarının ve şıh denilen din baronlarının elinden kurtardınız mı? Berdeli, genç kızların intiharlarını önlediniz mi, Topraksız adama toprak verdiniz mi? PKK’nın gelir kaynaklarını kesebildiniz mi? PKK’ya milyarlarca dolar gelir sağlayan uyuşturucu kaçakçılığını önleyebildiniz mi?
 
Kendi ülkenizdeki sorunları halledemeden boğazınıza kadar terör, dış ve iç borç işsizlik basiretsizlik batağına saplanmışken Ortadoğu liderliğe soyundunuz onu da elinize yüzünüze bulaştırdınız. Bunu biz demiyoruz yabancılar bile bu görüşte. İngiliz Guardian gazetesi Simon Tisdall, imzalı( 21.06.2010) makalede bu gerçeğe deyiniyor. Yalnız bu idare değil bundan öncekilerde bu konuda pek farklı değildi.
 
Bütün bu olaylarda bizim dikkatini çekilmesini isteğimiz toplumsal ve politik aymazlıktır. Toplum uyuşturulmuş, değişik konularla vakit geçirtilir hale getirilmiş bir duruma sokulmuştur. En tehlikeli durum da budur. PKK olayı birazda bizim bu gerçeği görmemizi sağlıyor. Fakat görebiliyor muyuz. Cevap hayır. Bize bunları göstermek isteyenler sudan sebeplerle tutuklanıyor, baskı altında kalıyor ve saf dışında bırakılıyor. Ortada gezenler de boş laflarla halkı kandırıyor. Tarikatlarla, futbolla, aptal televizyon programlarıyla pasifize edilmiş kitleler de milli yas ilan edilecek günde 20 bin kişi ile stadyuma dolup fakir ülkenin milyonlarca dolarını futbol adına heba etmesini kutluyor.
 
Ülkede futbolcu yetiştirmek varken aptalca yapılan bir transferinen acılı bir günde BJK stadındaki yapılan şovu ile lüks jiplerde gelip büyük tantanayla ile teslim olan PKK teröristlerini açılım şovuna bu ülkenin olanak vermesi terörden çok daha üzücüdür.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.